Kimse, hiç kimse onun kadar sevilmedi. Kimse, hiç kimse onun kadar bütünleyici, birleştirici olamadı... Yaşar Kemal’e veda ettiğimiz bütün o gün boyunca, içim aydınlık, içim insan sıcaklığı dolu, içim umut dolu hep bunu düşünüyordum. Çocuk, yaşlı, genç, her meslekten, her inançtan ya da inançsız, her sınıftan insanın ona olan sonsuz sevgisine tanıklık ediyordum... Ona bir kez rastlamış olan o rastlantı anını saatlerce anlatıyor; ona hiç rastlamamış olan o eksikliği dile getiriyor, kahroluyor, o yoksunluğu gidermek için duyduklarına sımsıkı sarılıyordu.... Gün boyunca Yaşar Kemal efsanesinin tüm ülkede büyüyüşüne tanıklık ediyordum... Neydi -nedir- bu sevginin kaynağı? Çok söylendi, çok yazıldı. Herkes her kitabını okudu da ondan çok seviliyor değildi. Eğer öyle olsaydı, Türkiye bugün bu durumda olmazdı! Tamam vicdanımızın sesiydi... Tamam kocaman yüreğiyle demokrasi mücadelesinde neferdi... “İnsanoğlu mit, umut, düş, sevgi yaratan bir yaratıktır. İnsanoğlu ölüme, yoksulluğakarşı, açlığa, doyumsuzluğa karşı, mitleriyle, düşleriyle, umutlarıyla, sevgileriyle yenibir dünya kurup o dünyaya sığınır” derken bize yol gösterdiği için miydi? Yaşadığımız acılara karşı koymak, sevgiye, dostluğa, güzelliğe, ulaşmakta aracı olduğu için miydi? Onun o büyük düşüne, şu sözlerine inandığımız için mi: “Benim kitaplarımı okuyan; katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.” Yaşamıyla, kişiliğiyle, eylemleriyle ve ürettikleriyle aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylediği için mi? Yaşamda ve yazdıklarında hep doğruyu söylediği için mi? Yaşamda ve yazdıklarında hep umutsuzluktan umut yarattığı için mi? Bunların hepsi var... Ama... daha çoğu da var: Düşlerimizi, gerçeklerimizi, hasretimizi ve özlemlerimizi sandığımızdan daha sahici, daha sahici, daha sahici kıldığı içindi! Yaşar Kemal okumak Şimdi yeniden seferberlik halinde Yaşar Kemal okuma zamanıdır. Çünkü bu zaman, bu güzelim ülkede aydınlığın türküsüne, iyiliğin, güzelliğin türküsüne en çok ihtiyacımız olduğu zamandır. Çünkü şimdiler, yalanlara çoktan doyduğumuz, aptal yerine konmaya isyan ettiğimiz zamandır! Artık, sadece doğruları duymak açlığında olduğumuz zamandır. Çünkü bugün umutsuzluktan umut yaratma günüdür! PEN Türkiye her ay “ayın kitabını” seçer... Biz bu ay ve bundan sonraki tüm ayları, mevsimleri “Yaşar Kemal Kitapları” ayı, mevsimi ilan ettik, ediyoruz. Onu sevdiğimiz kadar kitaplarını da okudukça, bu ülke daha iyi, daha güzel insanların yaşadığı bir ülke olacak. Vandalizme son Tam adalete artık hiçbir güvenim yok diyordum ki, Mehmet Aksoy’un, Erdoğan’ı“İnsanlık heykeli”ne hakaretten tazminat ödemeye mahkûm ettiği haberiyle insanlığımızı anımsadım! Şimdi başka bir vandallığa dur demek zamanı. Beş kuruluş (Besam, Heykeltıraşlar Derneği, PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği) kolları sıvadık: Yenikapı sahil şeridinde 1994’te Metin Yurdanur’un yaptığı “Anadolu’yu SeyredenYaşar Kemal” heykeli, inşaat sahasının ortasında, iş makineleri, çer-çöp ve moloz yığınları arasında yok edilmek üzere... Onu ne yapıp edip kurtaracağız... Haberleri izleyin!
Kimse Onun Kadar Sevilmedi
05 Mart 2015 Perşembe - CUMHURİYET
Zeynep Oral
Kimse, hiç kimse onun kadar sevilmedi. Kimse, hiç kimse onun kadar bütünleyici, birleştirici olamadı... Yaşar Kemal’e veda ettiğimiz bütün o gün boyunca, içim aydınlık, içim insan sıcaklığı dolu, içim umut dolu hep bunu düşünüyordum. Çocuk, yaşlı, genç, her meslekten, her inançtan ya da inançsız, her sınıftan insanın ona olan sonsuz sevgisine tanıklık ediyordum... Ona bir kez rastlamış olan o rastlantı anını saatlerce anlatıyor; ona hiç rastlamamış olan o eksikliği dile getiriyor, kahroluyor, o yoksunluğu gidermek için duyduklarına sımsıkı sarılıyordu.... Gün boyunca Yaşar Kemal efsanesinin tüm ülkede büyüyüşüne tanıklık ediyordum... Neydi -nedir- bu sevginin kaynağı? Çok söylendi, çok yazıldı. Herkes her kitabını okudu da ondan çok seviliyor değildi. Eğer öyle olsaydı, Türkiye bugün bu durumda olmazdı! Tamam vicdanımızın sesiydi... Tamam kocaman yüreğiyle demokrasi mücadelesinde neferdi... “İnsanoğlu mit, umut, düş, sevgi yaratan bir yaratıktır. İnsanoğlu ölüme, yoksulluğakarşı, açlığa, doyumsuzluğa karşı, mitleriyle, düşleriyle, umutlarıyla, sevgileriyle yenibir dünya kurup o dünyaya sığınır” derken bize yol gösterdiği için miydi? Yaşadığımız acılara karşı koymak, sevgiye, dostluğa, güzelliğe, ulaşmakta aracı olduğu için miydi? Onun o büyük düşüne, şu sözlerine inandığımız için mi: “Benim kitaplarımı okuyan; katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İnsanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.” Yaşamıyla, kişiliğiyle, eylemleriyle ve ürettikleriyle aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylediği için mi? Yaşamda ve yazdıklarında hep doğruyu söylediği için mi? Yaşamda ve yazdıklarında hep umutsuzluktan umut yarattığı için mi? Bunların hepsi var... Ama... daha çoğu da var: Düşlerimizi, gerçeklerimizi, hasretimizi ve özlemlerimizi sandığımızdan daha sahici, daha sahici, daha sahici kıldığı içindi! Yaşar Kemal okumak Şimdi yeniden seferberlik halinde Yaşar Kemal okuma zamanıdır. Çünkü bu zaman, bu güzelim ülkede aydınlığın türküsüne, iyiliğin, güzelliğin türküsüne en çok ihtiyacımız olduğu zamandır. Çünkü şimdiler, yalanlara çoktan doyduğumuz, aptal yerine konmaya isyan ettiğimiz zamandır! Artık, sadece doğruları duymak açlığında olduğumuz zamandır. Çünkü bugün umutsuzluktan umut yaratma günüdür! PEN Türkiye her ay “ayın kitabını” seçer... Biz bu ay ve bundan sonraki tüm ayları, mevsimleri “Yaşar Kemal Kitapları” ayı, mevsimi ilan ettik, ediyoruz. Onu sevdiğimiz kadar kitaplarını da okudukça, bu ülke daha iyi, daha güzel insanların yaşadığı bir ülke olacak. Vandalizme son Tam adalete artık hiçbir güvenim yok diyordum ki, Mehmet Aksoy’un, Erdoğan’ı“İnsanlık heykeli”ne hakaretten tazminat ödemeye mahkûm ettiği haberiyle insanlığımızı anımsadım! Şimdi başka bir vandallığa dur demek zamanı. Beş kuruluş (Besam, Heykeltıraşlar Derneği, PEN Türkiye Merkezi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği) kolları sıvadık: Yenikapı sahil şeridinde 1994’te Metin Yurdanur’un yaptığı “Anadolu’yu SeyredenYaşar Kemal” heykeli, inşaat sahasının ortasında, iş makineleri, çer-çöp ve moloz yığınları arasında yok edilmek üzere... Onu ne yapıp edip kurtaracağız... Haberleri izleyin!