İstanbul'da doğdu. İzmir Amerikan Kız Lisesi ve Paris Yüksek Gazetecilik Okulu'nu bitirdi. Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Araştırmaları Bölümüne devam etti. 1968-2001 yıllarında Milliyet Gazetesi'nde çalıştı. 1972'de arkadaşlarıyla birlikte Milliyet Sanat Dergisi'ni kurdu yönetti. Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri (TEB), KA-DER , WINPEACE, Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı kurucularından. Birçok kitabı arasında "Leyla Gencer:Tutkunun Romanı" İngilizce, Fransızca ve İtalyanca yayınlandı. 2001'den bu yana Cumhuriyet Gazetesinde yazar.
30 Ağustos 2019
Sayın / Sevgili PEN Üyeleri,
Sizlere Ağustos Mektubumu yazmak için özellikle bu günü, 30 Ağustos'u beklemedim. Rastlantı oldu. Emperyalist güçlere karşı verdikleri ulusal bağımsızlık savaşı kahramanlarını, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle, sevgiyle, saygıyla anarak başlıyorum mektubuma.
97 Yıl sonrasına günümüze dönecek olursak: Ağustos ayına damgasını vuran demokrasi kurallarını ve seçmen iradesini yok sayan kayyum atamaları oldu...
Diyarbakır, Mardin, Van Belediye Başkanları görevden alındı. Seçime girmelerinde hiç bir sakınca görülmeyen Belediye Başkanları, seçimi kaybetselerdi, sorun yoktu! Seçimi kazandıkları için görevden alındılar! Yerlerine kayyum atandı. Ayni gün içinde 29 ilde 418 kişi gözaltına alındı.
Ayni günlerde öğrendik Evrensel gazetesi yazarı, eleştirmen Ayşegül Tözeren'in gece sabaha karşı ev baskınıyla gözaltına alınıp avukatlarıyla dahi görüştürülmediğini ... Birkaç gün sonra serbest bırakılacaktı.
Kayyum rezilliğine tepkimizi göstermek üzere bir açıklama yayınladık. Yeni yargı yılı açılırken yine birilerinin yargı bağımsızlığından, demokrasinin üstünlüğünden söz edeceklerini ancak artık bu sözlere tok olduğumuzu haykırarak, kayyum olayını kınadık. ( Açıklama metnini sitemizde görebilirsiniz.)
Bu arada 2 Eylül’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılacak Adli Yıl Açılış Töreni'ni boykot eden baro sayısının 51’e yükseldiğini de belirteyim.
Ağustos ayına damgasını vuran bir kez daha kadın katliamları oldu. Emine Bulut'un "Ölmek istemiyorum" çığlıklarıyla kızının " Anne lütfen ölme" yakarışları arasında yine timsah gözyaşları döküldü ancak karşı devrim uygulamaları da devam etti.
Türkiye artık ahlaksızların ve namussuzların ülkesidir. Yargının siyasete kurban edildiği... Bunca yıldır kazanılmış hakların yok sayıldığı... Seçimlerin hükmünün kalmadığı... Vatandaşlığın değil, kulluğun öngörüldüğü bir toplumda ahlaktan ve namustan söz edilebilir mi!? (Kadın katliamları üzerine yazımı buradan okuyabilirsiniz. http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1548483/Olmek_istemiyoruz_.html)
Ağustos ayı, üç çok değerli üyemizi , yazarımızı , dostumuzu aramızdan aldı. Senarist, oyuncu, yazar, yönetmen, dramaturg, mizah ustası Umur Bugay'ı; tiyatro eleştirmeni, çevirmen Sevgi Sanlı'yı ve "Gezgin Filozof " olarak da bilinen yazar Halil Ibrahim Ay'ı sonsuzluğa uğurladık.
Ağustos ayında Dünya Edebiyatı, Nobel Ödüllü Amerikalı yazar Toni Morrison'u yitirdi. Eserleri Türkçeye çevrilen ve büyük ilgi gören yazar, insan hakları, kadın hakları savunucusuydu ayni zamanda.
Birkaç gün önce haber geldi: Vaclav Havel anısına New York'ta kurulan Vaclav Havel Kütüphanesi Vakfı (VHKV) bu yıl "Risk Altındaki Cesur Yazara Huzur Bozma Ödülü"'nü Aslı Erdoğan'a verdiğini açıkladı. Ödül, insan haklarına dikkat çekme amacıyla, kitabı İngilizce yayınlanmış yazarlar arasından belirleniyor. Aslı Erdoğan'a "Taş Bina ve Ötekiler" kitabı ve insan hakları çalışmaları için verilen Ödül, 26 Eylül akşamı New York'ta Bohemian National Hall'da, Havel'in dul eşi Dagmar Havlova de katılacağı Ödül Töreninde takdim edilecek.
Sevgili / Sayın Üyeler,
PEN Türkiye sitesini ziyaret etme fırsatınız oldu mu? Siteyi nasıl buldunuz? Yönetim Kurulu'ndaki tüm arkadaşlarla birlikte ben de tepkilerinizi merak ediyorum...
Örneğin web sitemizde (http://www.pen.org.tr/) Nilüfer Belediyesi'nin "Yazıevleri" haberini okudunuz mu?
Nilüfer Yazıevleri yazar, şair, çevirmen, akademisyen, editör ve araştırmacıları bir ev ortamında ağırlamak, dingin bir ortamda çalışmalarını tamamlamalarına olanak sağlamak üzere hayata geçirildi. Çalışmak için ferah bir ortam özlemi duyan yazı emekçilerinin konaklayabilecekleri bu evler Bursa’da tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Gölyazı ve Misi’de bulunuyor. Göl Yazıevi ve Misi Yazıevi’nin kapıları hem Türkiye’den hem de dünyadan gelecek konuklar için açık. (Ayrıntılar sitemizde)
Yarın ve yarından sonra Eylül... Şiir, her renge, her bedene, her mevsime yaraşır; ama en çok Eylül'e yaraşır...
Cemal Süreya'dan iki dize dilimin ucunda :
"Dedim ya… Eylüldü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimin…"
Hepinize sevgi ve saygıyla
Zeynep Oral
Başkan - PEN Türkiye.