İstanbul'da doğdu. İzmir Amerikan Kız Lisesi ve Paris Yüksek Gazetecilik Okulu'nu bitirdi. Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Araştırmaları Bölümüne devam etti. 1968-2001 yıllarında Milliyet Gazetesi'nde çalıştı. 1972'de arkadaşlarıyla birlikte Milliyet Sanat Dergisi'ni kurdu yönetti. Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri (TEB), KA-DER , WINPEACE, Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı kurucularından. Birçok kitabı arasında "Leyla Gencer:Tutkunun Romanı" İngilizce, Fransızca ve İtalyanca yayınlandı. 2001'den bu yana Cumhuriyet Gazetesinde yazar.
7 Nisan 2020
Sevgili ve Sayın PEN Üyeleri
Mart ayı mektubundan bu yana salgının en hızla ilerlediği ülkelerden biri olduk. Sayıların yalan söylediği , belirsizliklerin egemen olduğu ülke olduk. Devletin yoksul ya da emekçi vatandaşlara yardım yerine, tüm vatandaşlarından yardım dilendiği bir ülke olduk. Yaşamakta olduğumuz günlere ilişkin elbet herkesin bir tanımlaması var. Benim tanımlamam "Toplumsal eşitsizliğin tavan yaptığı günler..."
Bir yandan işten çıkarmalar tüm hızıyla devam ederken, ücretli izin söz konusu bile değilken... Vatandaşlar "evde kal, sakın sokağa çıkma”; hem de “git çalış” çelişkisi ve dişlileri arasında inim inim inletilirken... Milletin açlıktan nefesi kokar, yarınını göremezken, Kanal İstanbul inadıyla milletle alay edilirken.... Geçmediği yolların kullanmadığı köprülerin vergisi milletten toplanırken... Ayırımcılıktan, kutuplaşmaktan, kavgadan, gerilimden beslenen Hükümet, muhalefetin yardım ve bağışlarını bloke ederken... En net biçimde söyleyecek olursam : iktidarını sürdürebilmek ve geçmiş yolsuzlukları, haksızlıkları, yanlışlarını örtmek için Korona Virüs salgınını, bir fırsat olarak kullanırken... Ve yaşamın her ama akla gelebilecek her alanında kullanırken (çevre sorunundan, hak hukuk , infaz yasalarına, eğitimden, dinci ideolojiye ) size ne söyleyebilirim ki...
Bu satırları yazdığım sırada TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen kısaca "İnfaz Yasası" diye anılan tasarı tartışılıyordu... Taslak, korona virüsüne karşı önlemler kapsamında hükümet tarafından MHP ile iş birliğiyle hazırlandı. Başta muhalefet partileri olmak üzere tepki göstermeyen kalmadı. Kulaklarını tıkadılar! , sonra Birleşmiş Milletler, ayrıca Türkiye'den ve Dünyadan sayısız STK - Uluslararası PEN ve Türkiye Pen dahil olmak üzere- tepki gösterdi.... Gelin görün kulaklar sağır...(İlgi duyanlar açıklamamızı sitemizde bulabilir.http://www.pen.org.tr, bu konudaki yazımı okuyabilir. (https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-oral/neden-guvenmiyorum-1729503)
Uluslararası PEN Yazarlar Birliği ise 1 Nisanda Türk hükümetine bir çağrı yaptı.
“Türk hükümetinin, dünyayı tehdit eden COVID-19 salgını günlerinde, 100 bin kişiyi cezaevlerinden çıkaracak bir yasa tasarısı hazırladığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz” diye başlayan çağrı, hapishanelerdeki koşullar ve yoğunluk (300 bin hapsolmuş insan, artı on binlerce görevli) üzerine odaklandıktan sonra duydukları endişelerle devam ediyordu..
Ayrıca ayni günlerde Amerikan PEN'inin Trump'a dava açtığını öğrendik. "Gazetecilik ölüm kalım meselesidir" başlıklı mektupta özetle “Bu ölüm kalım döneminde halkın doğru bilgi edinme hakkı bağlamında basın özgürlüğü daha da büyük önem taşıyor. Bunu engellemeye çalışan Başkan Trump anayasayı çiğnemektedir..Eleştirel haberler engellenemez, cezaya tehditlere tabi olamaz” deniyordu..(Bu iki haberin de ayrıntılarını merak edenlere: https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zeynep-oral/amerikan-peninden-trumpa-dava-1730772)
Sevgili ve Sayın Üyeler;
Nisan ayı Yönetim Kurulu toplantımızı evlerimizden bilgisayar başında yaptık.
Önce sizlerle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Yayıncılar Birliğinin paylaştığı bir bilgiyi vermek istiyorum: İBB aylık "hane geliri" 700 TL'den az olanlara para yardımı yapabiliyor. Üyelerimiz arasından faydalanmak isteyen olursa, belediyeye baş vurabilir. Telefonla Belediyenin 153 numaralı hattına baş vurup kaydını yaptırabilir. Dernekler başvuru yapamıyor. Bireysel başvuru gerekli...
Nisan ayı kitabı olarak da Giovanni Boccaccio'nun "Decameron" öykülerini seçtik... Günümüzden yedi asır önce Floransa'daki veda salgınından kaçan on kadın ve erkeğin bir kır evinde zaman geçirmek için on gün boyunca (decameron, on gün demek) birbirlerine anlattıkları toplam 100 hikayenin kitabı... Ölüm karşısında mizahın gücüne yaslanan ve çağının toplumsal değerlerine köklü bir itiraz getiren klasik eser... (Önerisiyle ve açıklamasıyla katkıda bulunan Burhan Sönmez'e teşekkürler. )
Veba salgını 1348'de olmuştu. Boccaccio kitabı 1353'te tamamladı. (Bende Rekin Teksoy'un enfes çevirisiyle Oğlak yayınlarından çıkmış olanı. Ama daha sonra çeşitliyayınevleri, değişik çevirilerini da yayınladı. )
Bakalım bu salgından geriye yazarlarımız neler yaratacaklar...
Sağlıkla kalın.
Sevgiyle Saygıyla
Zeynep Oral
PEN Türkiye - Başkan