İstanbul'da doğdu. İzmir Amerikan Kız Lisesi ve Paris Yüksek Gazetecilik Okulu'nu bitirdi. Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Araştırmaları Bölümüne devam etti. 1968-2001 yıllarında Milliyet Gazetesi'nde çalıştı. 1972'de arkadaşlarıyla birlikte Milliyet Sanat Dergisi'ni kurdu yönetti. Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri (TEB), KA-DER , WINPEACE, Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı kurucularından. Birçok kitabı arasında "Leyla Gencer:Tutkunun Romanı" İngilizce, Fransızca ve İtalyanca yayınlandı. 2001'den bu yana Cumhuriyet Gazetesinde yazar.
Mart – Nisan 2025
Sevgili ve Sayın PEN Üyeleri,
Günlerdir hepiniz gibi benim de aklım, ruhum, yüreğim okyanus olup taşan milyonlarca genç insana takılı kaldı. Artık onlarla gülüyorum, onlarla ağlıyorum, en çok onlarla konuşuyorum, onlarla düşünüyorum. Onları korumaya çalışıyorum. Koruyamadıklarım için kahrolup öfkeleniyorum. Değil mi ki şu son günlerde vatanım adına, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği adına bana bu umudu verdiler, umudu yeniden yeşerttiler, onlara teşekkürüm sonsuz.
Bu teşekkürü iki gün önce yaptığımız basın toplantısında da dile getirdim.
Beş basın, yayın ve yazar kuruluşu - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği - bir araya geldik. Her kuruluş tek tek kendi açıklamalarını sundu ve ortak taleplerimizle hukuksuz gözaltılara, tutuklamalara, güvenlik güçlerinin şiddetine, internete erişim hakkının engellenmesine karşı çıkıp hukukun uygulanması için iktidara çağrıda bulunduk. ( Ayrıntıları sitemizde okuyabilirsiniz. )
PEN adına yaptığım konuşmada gençlere teşekkür ettim.
“Deniz olduk astınız, şimdi okyanus olduk geliyoruz!“ diyenlere buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Hani gençler a-politik, ana kuzusu, tek dertleri tüketim ve kapağı dış ülkelere atmak falan sananlar vardı ya…Bunun böyle olmadığını kanıtladıkları için teşekkür ettim.
Onların meselesi seçimle başa gelip, seçimle gitmek istemeyenlere bir ders vermekti. Halkın iradesine saygı gösterin ; adalet hepimize lazım demekti. Haksız yere hapiste bir tek insan varsa hiçbirimiz özgür değiliz demekti.
Gençler “biz geleceğimiz için buradayız .Bu memleket bizim” diye haykırıyordu. Omuzlarında Atatürklü bayrakları, memleket sorunlarına, demokrasiye, geleceğe sahip çıkıyorlardı. Düşüncemizi açıklamak, sözümüzü söylemek, eleştirmek, barışçı yollarla protesto etmek ANAYASAL HAKKIMIZDIR diyordu. Ve korkmuyorlardı. Coplara , biber gazına, tazyikli sulara karşın polis barikatlarının önünde zeybek, erik dalı oynamaları , dans etmeleri , şiir okumaları, şarkı söylemeleri mizaha sarılmaları bundandı.
İktidar amma korkmuş! Düşünün “Herşey çok güzel olacak” inancımızı söze döken 22 yaşındaki Berkay Gezgin’i bile tutukladıklarına göre, gerisini siz söyleyin…
PEN Yazarlar Derneği bir edebiyat kuruluşu, edebiyata yer vererek açıklamamı bitirdim:
Ahmet Arif “Anadolu” adlı şiirinin bir yerinde şöyle der :
Öyle yıkma kendini, / Öyle mahzun, öyle garip… /Nerede olursan ol,/ İçerde, dışarda, derste, sırada,/ Yürü üstüne üstüne,/ Tükür yüzüne celladın, / Fırsatçının, fesatçının, hayının…/
Dayan kitap ile / Dayan iş ile./ Tırnak ile, diş ile,/ Umut ile, sevda ile, düş ile/ Dayan rüsva etme beni. (…) Bir umudum sende, / Anlıyor musun ?”
Bizim umudumuz, laik, hukukun üstünlüğünü, toplumsal adaleti ,anayasayı tanıyan, demokratik Türkiye Cumhuriyetinde… Öyleyse mücadeleye devam…
Hepinize daha güzel günler dileğiyle,
Sevgi ve Saygılarımla
PEN Yazarlar Derneği Başkanı
Zeynep Oral.