Ben İlkokul’da, kalbimi gelinciklere yaklaştırmada birinciydim. O zaman daha, konya,konya olmamıştı: Siyah beyaz fotoğraftı uzayda, danseden dervişlerin yüzü hariç: Çünkü onların yüzleri ve ayakları gelincik yapraklarıyla ovulmuştur, daha iyi dönsünler diye.
2.
Hanği sokağa, hangi parka çarpsam, birşey olmazdı bana: Çünkü benimle çarpıştığında herşey,bembeyaz bulut olurdu: Bu yüzden yumuşacıktır,İzmir’in sokakları ve parkları. İzmir zaten her gece uzaydan dünyaya dökülen yıldız tozları değil midir?
3.
Çok meraklı bir çocuktum ilkokulda,her deliğe parmağını sokan. Kuran kursundan bile attılar beni, herşeyin anlamını sorduğum için: -Dinozorlar artık neden uçamıyorlar hocam? -Balıklar bizim abimiz mi? -Gelincikler cumartesi günleri neden hep firarda?
4.
Dünyanın en küçük camisi Bitez’de, şapka gibi asılı denize: geceleyin gizlice çaldım onu,şekerci dükkanından akide şekeri çalar gibi. Ya yakalansaydım, allah kızar mıydı... - Portakal bahçesi mi yapardı beni ?
5.
Ne güzel ! Tüm portakal bahçeleri kardeşim olurdu: Mandalina bahçeleri sevgilim, nar bahçeleri de kaçak aşkım. Ama biliyorsunuz, gelincik tarlaları bahçe değil, bıçaktır Yeryüzüne uzaydan fırlatılmış.
6.
Ne zaman dahil oldum dünya nüfusuna bilmem. Belki de Atlas dağlarında at sırtında dolaşırken girdim dünyaya. Başka gezegenden çalındığım kesin. Bir gelinciğin içinden fırlatıldım dünyaya.
7.
Babam sarışın bir süvari başçavuşu.Yıllarca gitti geldi eve, hiç atını ve yüzünü görmedim.Öldüğünü bile haber vermedi bana. İki kardeşi vardı, serbest güreşte dünya şampiyonu, 50’li yıllarda. Vurdular mı rakiplerinin sırtlarını mindere, kıvılcımlar çıkarırlardı: Sonra seyircileri selamlarlar,kulaklarının ardında bir çift gelincik.
8.
En çok annemi sevdim ben,incecik esmer bir kadın: Gözleri ışıklı kahverengi,Ege ve dünyalar güzeli. Öptü mü beni, bulutlara çarpardı saçlarım. Elimden tutup Gelincikya’yı gösterdi bana.
Bu yüzden olsa gerek, ışıklı kahverengi gözlü kızlar titretti beni hep.
GELİNCİKYA
1.
Ben İlkokul’da, kalbimi gelinciklere yaklaştırmada birinciydim.
O zaman daha, konya,konya olmamıştı: Siyah beyaz fotoğraftı uzayda,
danseden dervişlerin yüzü hariç: Çünkü onların yüzleri ve ayakları
gelincik yapraklarıyla ovulmuştur, daha iyi dönsünler diye.
2.
Hanği sokağa, hangi parka çarpsam, birşey olmazdı bana:
Çünkü benimle çarpıştığında herşey,bembeyaz bulut olurdu:
Bu yüzden yumuşacıktır,İzmir’in sokakları ve parkları.
İzmir zaten her gece uzaydan dünyaya dökülen yıldız tozları değil midir?
3.
Çok meraklı bir çocuktum ilkokulda,her deliğe parmağını sokan.
Kuran kursundan bile attılar beni, herşeyin anlamını sorduğum için:
-Dinozorlar artık neden uçamıyorlar hocam?
-Balıklar bizim abimiz mi?
-Gelincikler cumartesi günleri neden hep firarda?
4.
Dünyanın en küçük camisi Bitez’de, şapka gibi asılı denize:
geceleyin gizlice çaldım onu,şekerci dükkanından akide şekeri çalar gibi.
Ya yakalansaydım, allah kızar mıydı...
- Portakal bahçesi mi yapardı beni ?
5.
Ne güzel ! Tüm portakal bahçeleri kardeşim olurdu:
Mandalina bahçeleri sevgilim, nar bahçeleri de kaçak aşkım.
Ama biliyorsunuz, gelincik tarlaları bahçe değil, bıçaktır
Yeryüzüne uzaydan fırlatılmış.
6.
Ne zaman dahil oldum dünya nüfusuna bilmem.
Belki de Atlas dağlarında at sırtında dolaşırken girdim dünyaya.
Başka gezegenden çalındığım kesin.
Bir gelinciğin içinden fırlatıldım dünyaya.
7.
Babam sarışın bir süvari başçavuşu.Yıllarca gitti geldi eve,
hiç atını ve yüzünü görmedim.Öldüğünü bile haber vermedi bana.
İki kardeşi vardı, serbest güreşte dünya şampiyonu, 50’li yıllarda.
Vurdular mı rakiplerinin sırtlarını mindere, kıvılcımlar çıkarırlardı:
Sonra seyircileri selamlarlar,kulaklarının ardında bir çift gelincik.
8.
En çok annemi sevdim ben,incecik esmer bir kadın:
Gözleri ışıklı kahverengi,Ege ve dünyalar güzeli.
Öptü mü beni, bulutlara çarpardı saçlarım.
Elimden tutup Gelincikya’yı gösterdi bana.
Bu yüzden olsa gerek,
ışıklı kahverengi gözlü kızlar titretti beni hep.
Bir de gelincikya.