Uğur Mumcu için
korkunun
öfkeden patlamış gözbebeklerine
kusmuk kokan nefesine aldırmaksızın
o irinli, kanlı dudaklarından
kız oğlan kız şehvetiyle öpüşün,
masmavi kocaman yüreğini
titreyen metal çomaklara
ilahi bir gülümsemeyle
kendiliğinden uzatman var ya;
tüm zamanların
tüm cellatlarını
ölesiye çileden çıkarır,
güneşi gören kuduzlar gibi
çılgına çevirirdi.
bu kıyamet gününde
uzaklardan belli belirsiz
havasını henüz bulamamış
o eski Ankara Türküsü’nü duyarsan eğer,
uyuşmuş ayakların
buzlu taşlardaki tuzlu alkışlarını işitirsen;
bil ki
alev alev yanan
kırmızı karanfil ormanının ardında
hâlâ masmavi bir şafağın berzahındayız...
Karanfil Ormanı
Uğur Mumcu için
korkunun
öfkeden patlamış gözbebeklerine
kusmuk kokan nefesine aldırmaksızın
o irinli, kanlı dudaklarından
kız oğlan kız şehvetiyle öpüşün,
masmavi kocaman yüreğini
titreyen metal çomaklara
ilahi bir gülümsemeyle
kendiliğinden uzatman var ya;
tüm zamanların
tüm cellatlarını
ölesiye çileden çıkarır,
güneşi gören kuduzlar gibi
çılgına çevirirdi.
bu kıyamet gününde
uzaklardan belli belirsiz
havasını henüz bulamamış
o eski Ankara Türküsü’nü duyarsan eğer,
uyuşmuş ayakların
buzlu taşlardaki tuzlu alkışlarını işitirsen;
bil ki
alev alev yanan
kırmızı karanfil ormanının ardında
hâlâ masmavi bir şafağın berzahındayız...