Merhaba dostlar... Merhaba, dünyanın bütün kadınları ve tüm ezilenler merhaba.
Toplumların bazı kesimleri daha dünyaya geldiği andan başlayarak ezilmişlikle bir alınyazısı gibi tanışırlar... Bu insanların, gelişimin temel öğesi olan "özgüven" ile hiç tanışmamış olmaları doğaldır. Bu durum, insan denen canlı için hiç kuşkusuz felakettir!..
Ne ki, ezmek fikrinin, fiilinin tutsağı olarak yaşamak da büyük felakettir.
Ezenler de ezilenler kadar "özgüven" duygusuna, sevginin gücüne yabancıdır. Kaba kuvvete başvurma güdüsü bu yoksunluk, bu yabancılaşma içinde kendine yer bulabilmektedir. Kendi toplumumuza baktığımızda, ne yazık ki gördüğümüz budur.
Aile ve okul eğitiminin amacı, çocuklara, gençlere güçlü, insancıl bir kişilik kazandıracak olan "özgüven" duygusunu vermektir. Ama aşikârdır ki, böyle bir eğitimin başlangıç ve devamında en büyük etken, anne olsun ya da olmasın kadındır. Hele de iyice cahil, üstelik iyice fakir bir toplum içinde okuyabilmek, bilinçlenebilmek mutluluğuna erişmiş her insanın, özellikle de kadının kendi toplumuna ödemek zorunda olduğu borcu, borçları bulunduğu açıktır. Gene aşikârdır ki, yılda bir kez ya da birkaç kez toplanıp ah-u vah eylemekle, şunu bunu suçlamakla borçlarımızı ödememiz, görevimizi yerine getirmemiz olanaksızdır. Bilinir ki, beklenen-istenen sonuçlara ancak sürekli çalışmakla, savaşımla varılabilir. Borçlarımızı öderken, kimi özveriler göstermek gerekir. Ama inanın ki dostlar, ezilmekte ya da ezmekte olanlara içtenlikle yapacağımız yardım, yaşamlarına katacağınız aydınlık olacaktır. Bu özgüven taşıma ve yayma bilinci, biz kadınların ilerlemiş yaşlarımızda çok daha büyük aydınlıklar, tahmin edemeyeceğiniz bir iç aydınlığı olarak dönecektir bize ve bütün topluma. Bunu söyleyen, benim yaşımda bir kişi ise mutlaka bir bildiği vardır dostlar. Hepinize sevgiler, saygılar sunarken aydınlık yıllar dilerim efendim...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Bildirisi
Merhaba dostlar...
Merhaba, dünyanın bütün kadınları ve tüm ezilenler merhaba.
Toplumların bazı kesimleri daha dünyaya geldiği andan başlayarak ezilmişlikle bir alınyazısı gibi tanışırlar... Bu insanların, gelişimin temel öğesi olan "özgüven" ile hiç tanışmamış olmaları doğaldır. Bu durum, insan denen canlı için hiç kuşkusuz felakettir!..
Ne ki, ezmek fikrinin, fiilinin tutsağı olarak yaşamak da büyük felakettir.
Ezenler de ezilenler kadar "özgüven" duygusuna, sevginin gücüne yabancıdır. Kaba kuvvete başvurma güdüsü bu yoksunluk, bu yabancılaşma içinde kendine yer bulabilmektedir. Kendi toplumumuza baktığımızda, ne yazık ki gördüğümüz budur.
Aile ve okul eğitiminin amacı, çocuklara, gençlere güçlü, insancıl bir kişilik kazandıracak olan "özgüven" duygusunu vermektir. Ama aşikârdır ki, böyle bir eğitimin başlangıç ve devamında en büyük etken, anne olsun ya da olmasın kadındır.
Hele de iyice cahil, üstelik iyice fakir bir toplum içinde okuyabilmek, bilinçlenebilmek mutluluğuna erişmiş her insanın, özellikle de kadının kendi toplumuna ödemek zorunda olduğu borcu, borçları bulunduğu açıktır.
Gene aşikârdır ki, yılda bir kez ya da birkaç kez toplanıp ah-u vah eylemekle, şunu bunu suçlamakla borçlarımızı ödememiz, görevimizi yerine getirmemiz olanaksızdır. Bilinir ki, beklenen-istenen sonuçlara ancak sürekli çalışmakla, savaşımla varılabilir.
Borçlarımızı öderken, kimi özveriler göstermek gerekir. Ama inanın ki dostlar, ezilmekte ya da ezmekte olanlara içtenlikle yapacağımız yardım, yaşamlarına katacağınız aydınlık olacaktır. Bu özgüven taşıma ve yayma bilinci, biz kadınların ilerlemiş yaşlarımızda çok daha büyük aydınlıklar, tahmin edemeyeceğiniz bir iç aydınlığı olarak dönecektir bize ve bütün topluma.
Bunu söyleyen, benim yaşımda bir kişi ise mutlaka bir bildiği vardır dostlar.
Hepinize sevgiler, saygılar sunarken aydınlık yıllar dilerim efendim...
İsmet Kür