TYS'den Açıklama: 12 EYLÜL'E İNAT YÜRÜYOR, FİLİZLENİYOR HAYAT
12Eylül2008,Cuma
"Kan var bütün kelimelerin altında" diyordu Cemal Süreya.
O kan yalnızca sözcüklerimizin altında değil, 28 yıldır ruhlarımızda da akıyor. Çarşılarda, bulvarlarda, alanlarda o "açık yara" hâlâ kapanmadı. Beş generalin omuzlarındaki kanlı yıldızlarla kararan ülkenin göğü de bunca yıldır ışımıyor. 12 Eylül anayasasının yarattığı ırkçı-gerici iktidarların namluları yine Türk ve Kürt halkının üzerindedir. 12 Eylül'ün baskı yasalarıyla beslenen neoliberal-İslamcı partilerin tırpanları yıllardır işliyor. Sendikalar, dernekler, gazeteler, televizyonlar kapatılıyor.
Aydınlar tutuklanıyor, öldürülüyor, tehdit ediliyor, cezaevleri görüş yasağından yayın yasağına, işkenceli havalandırmadan, 24 saat gözetlenmeye dek bir işkencehane durumundadır. Gözaltında kayıplar, darbe sultasının zinden yürütülüyor.
Siyasal vicdan, 12 Eylül darbesini ve darbecilerini yargılayıp bu kanlı sayfayı temize çekmedikçe ülkenin üzerindeki "çürük ot kokusu" dağılmayacaktır.
Biz yazarlar ölümleriyle değil, onurlarıyla övünen bir insanlığın yaratılabileceğine hâlâ inanıyoruz. Lorca'nın kurşuna dizilmediği, Nâzım'ın sürgün güllerinin kurumadığı, Neruda'nın çanlarının susmadığı, Ritsos'un toplama kamplarında kan tükürmediği bir yeryüzü yine emekçilerin, bizim sözcüklerimizle kurulacaktır. Yeni eylemlerimiz bozacaktır onların kanlı oyunlarını.
Bu bilinçle hesaplaşıyoruz 12 Eylül darbesiyle ve darbecileriyle; 12 Eylül generallerinin ülkeye ve halka ihanetten, işkence ve cinayetten yargılanmasını istiyoruz. Bütün emek ve demokrasi güçlerini bunun için birlikte davranmaya çağırıyoruz.
TYS'den Açıklama: 12 EYLÜL'E İNAT YÜRÜYOR, FİLİZLENİYOR HAYAT
"Kan var bütün kelimelerin altında" diyordu Cemal Süreya.
O kan yalnızca sözcüklerimizin altında değil, 28 yıldır ruhlarımızda da akıyor. Çarşılarda, bulvarlarda, alanlarda o "açık yara" hâlâ kapanmadı. Beş generalin omuzlarındaki kanlı yıldızlarla kararan ülkenin göğü de bunca yıldır ışımıyor. 12 Eylül anayasasının yarattığı ırkçı-gerici iktidarların namluları yine Türk ve Kürt halkının üzerindedir. 12 Eylül'ün baskı yasalarıyla beslenen neoliberal-İslamcı partilerin tırpanları yıllardır işliyor. Sendikalar, dernekler, gazeteler, televizyonlar kapatılıyor.
Aydınlar tutuklanıyor, öldürülüyor, tehdit ediliyor, cezaevleri görüş yasağından yayın yasağına, işkenceli havalandırmadan, 24 saat gözetlenmeye dek bir işkencehane durumundadır. Gözaltında kayıplar, darbe sultasının zinden yürütülüyor.
Siyasal vicdan, 12 Eylül darbesini ve darbecilerini yargılayıp bu kanlı sayfayı temize çekmedikçe ülkenin üzerindeki "çürük ot kokusu" dağılmayacaktır.
Biz yazarlar ölümleriyle değil, onurlarıyla övünen bir insanlığın yaratılabileceğine hâlâ inanıyoruz. Lorca'nın kurşuna dizilmediği, Nâzım'ın sürgün güllerinin kurumadığı, Neruda'nın çanlarının susmadığı, Ritsos'un toplama kamplarında kan tükürmediği bir yeryüzü yine emekçilerin, bizim sözcüklerimizle kurulacaktır. Yeni eylemlerimiz bozacaktır onların kanlı oyunlarını.
Bu bilinçle hesaplaşıyoruz 12 Eylül darbesiyle ve darbecileriyle; 12 Eylül generallerinin ülkeye ve halka ihanetten, işkence ve cinayetten yargılanmasını istiyoruz. Bütün emek ve demokrasi güçlerini bunun için birlikte davranmaya çağırıyoruz.
Türkiye Yazarlar Sendikası