“İran “PEN” Yazarlar Derneği, aylarda İran halkının üzerinde artan baskı ve şiddeti kınayan bir bildiri yayımladı. 21 Şubat 2009 tarihinde yayınlanan bildiride “Son aylarda gerek ülke içinde, gerekse dünya genelinde yaşanan ekonomik ve toplumsal krizdeki artış; basın sansürü, sorgular, gözaltılar, tutuklamalar ve günden güne artan idam cezaları İran halkının üzerine kâbus gibi çöreklenmiştir.” ifadesi yer aldı. Bildiri, önceki dönemlere ait baskının belgesi niteliğinde olan Haveran Mezarlığı’nın tahrip edilmesine duyulan tepki ile başladı. Bilindiği gibi son aylarda, 1988 yılında siyasi mahkumlara yönelik katliamın kurbanlarının defnedildiği Haveran Mezarlığı’nın tahrip edildiğine ilişkin haberler yayınlanmış ve Uluslar Arası Af Örgütü, Uluslar Arası İnsan Hakları Federasyonu gibi kuruluşların tepkisine yol açmıştı. İran “PEN” Yazarlar Derneği, 1988 Siyasi Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin anısı ve ailelerinin huzur bulması adına, katliamda sorumluluğu bulunanların adilce yargılanmalarını istedi.
Bildirinin diğer bölümünde, kültür eylemcilerine yönelik baskılar “Son aylarda kitapların sansürlenmesinde, yayınlara ait imtiyaz hakkının kaldırılmasında, internet sitelerinin filtrelenmesinde ve site sahiplerinin tehdit edilmesinde artış görülmektedir. Şiir ve öykülere ödenen telif ücretleri azaltılmış; bazı kitapların yazılığı yıl yayınlanmasına izin verilmemiştir.” sözleriyle eleştirildi. Bildiride ayrıca, İran “PEN” Yazarlar Derneği üyelerine yönelik baskılara değinildi ve “Derneğimiz üyelerinden Mahmud Devletabadi, Ferzane Agayipur, Mecid Emin Muid, Nasır Zerefşan, Ferhunde Hacızade ve Hasan Sani ifade vermek üzere defalarca savcılığa çağrılmışlar, saatlerce sorgulanmışlardır.” ifadesine yer verildi.
İran “PEN” Yazarlar Derneği tarafından yayınlanan bildiri “Görülmektedir ki, işçi ve öğrenci eylemcilerinin yanı sıra, dini azınlıklara ve muhalif sınıflara yönelik baskılar gittikçe artmaktadır. Aynı şekilde, herhangi bir dine mensup olmayan kişiler, çıkartıldıkları mahkemelerde “dine saygısızlıkla” suçlanmaktadırlar” sözleriyle noktalandı.
İran PEN Merkezi Baskılara "Dur" Dedi...
“İran “PEN” Yazarlar Derneği, aylarda İran halkının üzerinde artan baskı ve şiddeti kınayan bir bildiri yayımladı.
21 Şubat 2009 tarihinde yayınlanan bildiride “Son aylarda gerek ülke içinde, gerekse dünya genelinde yaşanan ekonomik ve toplumsal krizdeki artış; basın sansürü, sorgular, gözaltılar, tutuklamalar ve günden güne artan idam cezaları İran halkının üzerine kâbus gibi çöreklenmiştir.” ifadesi yer aldı.
Bildiri, önceki dönemlere ait baskının belgesi niteliğinde olan Haveran Mezarlığı’nın tahrip edilmesine duyulan tepki ile başladı. Bilindiği gibi son aylarda, 1988 yılında siyasi mahkumlara yönelik katliamın kurbanlarının defnedildiği Haveran Mezarlığı’nın tahrip edildiğine ilişkin haberler yayınlanmış ve Uluslar Arası Af Örgütü, Uluslar Arası İnsan Hakları Federasyonu gibi kuruluşların tepkisine yol açmıştı. İran “PEN” Yazarlar Derneği, 1988 Siyasi Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin anısı ve ailelerinin huzur bulması adına, katliamda sorumluluğu bulunanların adilce yargılanmalarını istedi.
Bildirinin diğer bölümünde, kültür eylemcilerine yönelik baskılar “Son aylarda kitapların sansürlenmesinde, yayınlara ait imtiyaz hakkının kaldırılmasında, internet sitelerinin filtrelenmesinde ve site sahiplerinin tehdit edilmesinde artış görülmektedir. Şiir ve öykülere ödenen telif ücretleri azaltılmış; bazı kitapların yazılığı yıl yayınlanmasına izin verilmemiştir.” sözleriyle eleştirildi.
Bildiride ayrıca, İran “PEN” Yazarlar Derneği üyelerine yönelik baskılara değinildi ve “Derneğimiz üyelerinden Mahmud Devletabadi, Ferzane Agayipur, Mecid Emin Muid, Nasır Zerefşan, Ferhunde Hacızade ve Hasan Sani ifade vermek üzere defalarca savcılığa çağrılmışlar, saatlerce sorgulanmışlardır.” ifadesine yer verildi.
İran “PEN” Yazarlar Derneği tarafından yayınlanan bildiri “Görülmektedir ki, işçi ve öğrenci eylemcilerinin yanı sıra, dini azınlıklara ve muhalif sınıflara yönelik baskılar gittikçe artmaktadır. Aynı şekilde, herhangi bir dine mensup olmayan kişiler, çıkartıldıkları mahkemelerde “dine saygısızlıkla” suçlanmaktadırlar” sözleriyle noktalandı.