Çizgi ile Öykülemenin Endüstri Haline Dönüştüğü Bir Fenomen: Japon Mangaları

7 Nisan 2009, Salı

“Ölümsüz ergen vampirler, Solaris stili atmosferik bilimkurgular, milyoner bir kadınsı süper hırsızın karşılıksız aşkı, New York polisinin sert muamelesi, AIDS hakkında duygusallıktan uzak yarı belgesel dramlar, James Bond tipli eşcinsel bir fedai hakkında çılgın bir taşlama, Japon tarihinin titizlikle araştırılmış revizyonist yorumlarına eklenen gizli aşk maceraları, eşcinsel erkeklerin aşk maceralarının heyecanlı bir uyuşturucu savaşı hikayesi ile birleştirilmesi...” (Manga: Japon Çizgi Romanının Tarihi Sf. 80. Pf.2)

“Hımms; Japon Mangası da bu tür konuları işliyormuş demek ki!” demeyiniz lütfen. Çünkü öyle değil. Sadece kadınlara yönelik mangaların gelişme aşamalarından birinde ele alınan konulara dair bir küçük demet yukarıda saydıklarımız. Buradan hareketle Japon mangalarının nasıl bir konu ve anlatım varsıllığına sahip olduğuna dair küçük bir fikir sahibi olmak mümkün. Fakat küçük fikir sahibi olmak yetmez, ben bu fenomen kültürel öge hakkında ayrıntlı bilgi sahibi olmak istiyorum derseniz çok şanslısınız. Çünkü Plan B Yayınları’ndan “Manga: Japon Çizgi Romanının Tarihi” adlı Paul Gravett imzalı mükemmel bir inceleme kitabı çıktı.

Sözkonusu kitabı sadece çizgi roman, animsayon, altkültürler ve marjinal sanatla ilgilenen kişilere değil yazınsallık, çizgisellik ve sanatsallıkla uzaktan yakından ilgili herkese önemle tavsiye ederim. Son derecede başarılı bir edebiyat-sanat sosyolojisi kitabını özgün format ve sunumlar içinde edinmek ve bu konuda bir arşiv kitabına sahip olmak hiç de azımsanacak bir hoşluk değil. 
“Son çeyrek yüzyılda önce tüm Japonya’yı saran, ardından dalga dalga Batı’ya ve oradan da bütün dünyaya yayılan Manga ve anime nedir? Bu olayın ehemmiyeti nedir? Neden bu konu bu denli ciddiye alınmaktadır?” gibi suallerin yanıtı kapsamlı bir akademik araştırmanın konusu olabilir. Nitekim elimizdeki çok başarılı sanat sosyolojisi kitabı da buna benzer bir çalışma. Yani manga hakkında söyleyecek fazlaca söz bırakmıyor geriye. O nedenle biz kitabı farklı bir açıdan; dergi sayfalarında olabilecek şekliyle irdelemeye çalışacağız. 

İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden ikisi olan Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atılmasıyla birlikte sona eren İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya tabir yerindeyse yerle bir olmuştu. Kayıtsız şartsız teslim olan Japonya, Amerikalı bir vali olan General MacArthur tarafından yönetilmeye başlanmıştı. İçine düşülen o felaket ve yoksunluk döneminin ardından Japon kültürünün arkaik kodları, Japon insanını bilinçaltında yatan ögelerle birleşti ve nikbin fakat mağlup bir halkın yeni oluşan özgürlükler dünyasında kendini ifade etmek için stilize bir sanatı keşfetmesine yol açtı. Bu sanatın adı manga idi. Başlangıçta çok da ciddiye alınmayan mangalar zaman içinde büyük bir etkinlik kazandı ve Japon yayıncılığının yüzde kırkı periyodik yayınlanan mangalardan ibaret hale geldi. Kocaman, Bambi gözlü, ok kirpikli, nokta burunlu, gonca dudaklı, androjen görünümlü kahramanların stilize hikayeleri sadece bir yayıncılık endüstrisinin doğmasına neden olmadı yanısıra başat bir kültürel bileşen olarak gelişen kapitalist Japonya’nın tüm dünya üzerindeki diğer toplumlara göre ayrıksı duruşunu da oluşturdu. Hüsnüniyetli, zarif, içten ve kendine özgü bir muhayyileye sahip Japon toplumu gelişen kapitalist ekonomi ile beraber ilgili çirkef ve bataklıklara gömülürken o naif halkın ruhundaki yarılmaları en iyi ifade eden sanat tarzı olarak milyonların ilgisini çekti. Kimileri Japonya’da çizgi romanın bu denli sevilmesinde Kanji alfabesinde sonu sınırı gözükmeyen sayıdaki harfleri ezberlemenin zorluğunun insanları görsel anlatıma eğilimli kıldığını iddia etse de yapılan araştırmalarda Japonya’daki okuma yazma oranının pekçok batı ülkesinden çok daha yüksek olduğu görülüyor. 

Japon mangalarının adım adım toplumda nasıl etkinlik kurduğu ve yayıldığını her aşaması ve her ayrıntısıyla adım adım izlemek, Plan B’nin başarılı kitabında yer alan on bir makaleyi okuyarak mümkün. O nedenle biz burada daha ziyade genel değerlendirmeler yapmak ve kitabın okuma anahtarıolarak görülebilecek sözler sarfetmek peşindeyiz. Her şeyden önce belirtelim ki kitabın bölüm başlıklarını oluşturan makaleler olan; Sorumsuz Resimler, Yetiş ve Geç, Japon Ruhu, Batı Tekniği, Öykücülerin Ustası, Daha Karanlık Bir Yerden, Erkekler Asla Büyümez, Kadınların Gözünden, Olgunluk Kazanmak, Uçsuz Bucaksız, Kişisel Yaşantılar, Kültür ve Emperyalizm; her biri bağımsız birer makale olarak okunabilecek çok güçlü yazılar. Fakat bir araya gelip bir kitap oluşturduklarında Japon Çizgi romanı ve onların bir sonraki aşaması olan çizimlerin birleşiminden oluşan görsel animasyonlar, çizgi filmler vs. hakkında betimleyici bir dizge kurmak mümkün olabiliyor. Bu dizge içerisinde yaratıcı bir öyküleme serüveni ve stili hakkında heyecan verici fikirlere de ulaşmak sözkonusu. 

Kitabın formu da ilginç. Beyaz kuşe kağıda renkli desenlerle birlikte basılan kitapta ebat, büyük boy çizgi roman albümleri gibi. Kitabın orijinalindeki sunumu aynen uygulamaya çalışan yayınevi her bölümü betimleyen görselleri de paralelinde verirken, makalelerin sonuna sözkonusu mangasal aşamaya örnek teşkil edebilecek çizgi roman karelerini, bantlarını ya da sayfalarını da Türkçe çevirisi ile beraber veriyor. Dikkatli bir incelemeci, okuduğu makaleye esas teşkil eden örnek eserleri ya da problematikleri hemen makalenin sonunda bulabiliyor. 
Görsellerin altlarında ya da çizgi roman fragmanlarının yanında ayrıntılı açıklamalar mevcut. Bu açıklamalar kimi zaman o denli ayrıntılı ki; onlar da birer mini makale gibi algılanabilir. Kitabın sonunda kaynakça ve dizinin de yer almakta olduğunu belirtelim. 

Plan B’nin kusursuz redaksiyonu, tek hata bulup çıkaramadığımız düzeltilmiş metni, çevirmenin güçlü Türkçesi vs. hepsi de etkileyici. Yayınevinin edisyon konusunda gösterdiği duyarlılık, itina ve gayret her türlü ölçüyü aşmak üzeredir. Bu nedenle Plan B’nin başarılı bir küçük yayınevi olarak kalıcı olacağını düşünmekteyim. Küçük yayıncıların da kültür piyasasının gerçek ruhu, medar-ı iftiharı, temel dirijanları olduğunu zaten bilen bilir. Fakat çizgi roman formatında yayınlanan kitabın Türk okurunun alışkanlıklarına uygun gelmeyebileceğini düşünüyorum ve bu beni üzüyor. Şöyle ki; bu çok değerli inceleme kitabı bilimsel bir arşiv nesnesi olduğu halde görünüm olarak büyük kitap marketlerde sıra sıra gördüğümüz pahalı popüler dergileri anımsatıyor. Üstelik kalınlığı da dergi gibi. Çok kolaylıkla okur gözünde dergi ya da çizgi roman albümü gibi algılanıp ihmal edilmesi sözkonusu olabilir. Bu yüzden ben okuru ilk başta uyarmak, arşivleme, raflama, koruma ve kullanma zorluklarına rağmen bu çok değerli sanat sosyolojisi kitabını mutlaka edinmelerini ve dikkatle incelemelerini tavsiye etmek istiyorum. 

Japon mangaları ve animeleri yaklaşık on yıldır ilgi alanımdadır. Doğrusu Japonlara özgü, özgün bir sanatsal format olan mangaların kimyası hakkında da söyleyecek çok sözüm var. Fakat kitap bunları o denli güzel ve insicamlı bir şekilde anlatmış ki bu görüşlerimi kendime saklamayı uygun buldum. Fakat bu vesile ile, apayrı bir duygumu dile getirmek istiyorum. Japon mangalarının stilize anlatımı, imajinasyonu ve Japon kültürünün arkaik kodlarının birleşimiyle ortaya çıkan bu etkileyici ekolün bir benzerinin Türkiye’de olabileceğini, hatta mutlaka yapılması gerektiğini düşünmüş bir insanımdır. Sırf bu nedenle, kimi romanlarımı, öykülerimi stilize, Osmanlı ya da Selçuklu karakterleri ile canlandırabilecek çizerlerin peşinde az koşmadım. Sonuç koca bir hiç. Çünkü bizdeki çizerlerin algısı farklı. Hayat anlayışları farklı. Bildik karikatürist çevrelerden geliyorlar. Sanat adına yüksek idealler taşıyanları pek az. Çoğu fazlaca realist ve peri masalı dinlemeye halleri yok. Ama işte peri masalı dinlemeden, hayaller kurmadan, kendi kültür ailenin kodlarından yararlanmadan da bu işler olmuyor. O nedenle diyeceğim şu ki; bizim çizerlerin ve öykücülerin Japonlardan öğreneceği çok şey var. 

Manga: Japon Çizgi Romanının Tarihi
Paul Gravett
Türkçesi: Rüstem Baksoy
Japonca Çeviriler: Hüseyin Can Erkin
176 sayfa Büyük Boy
Plan B Yayınları

www.myspace.com/hikmettemelakarsu 
htakarsu@gmail.com

Share Box