Üyemiz Nedim Gürsel’in “Allah’ın Kızları” adlı romanı ile ilgili olarak bilirkişi seçilen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın romandaki bazı sözleri ‘sakıncalı’ bulduğu haberi üzerine soruyoruz: Romandan alıntılar iyi bir romancının sahip olması gereken çok yönlü bakışın ürünü olan isabetli sözler değil mi? Suudî Arabistan’da mıyız? Laik olduğunu iddia edilen bir ülkede bu süreç nasıl nitelendirilebilir?

Üyemiz Pınar Selek’in iki kere beraat ettiği ve iftira olduğu resmî raporlarca belgelenmiş olan bombalama davası nedeniyle Yargıtay’ın tekrar yargılama talebi dehşet verici değil mi?

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkân Saylan’ın evinin polisçe basılması darbeciliğe karşı mücadele gerekçesiyle laiklik yanlısı kesimleri sindirmeye dönük hamlelerden biri değil mi?

Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya saldırılması korkunç değil mi? Saldırganın serbest bırakılması nasıl nitelendirilmeli?

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın tutuklu yargılanması ve de yazma ve yayınlama özgürlüğünün engellenmesi faşizan bir baskı değil mi? 

Diyarbakır’da hapse atılan çocuklarla ilgili bu uygulama dehşet verici değil mi? Bu uygulama vicdana sığar mı? Bugün haksız yere hapiste olan çocuk yarın dağda olmaz mı?

12 Eylül çetesinin başı olan kişiyi yargılamayı beceremeyen ülke gelişmiş sayılabilir mi? Hangi adaletten söz edilebilir? 

Gerçekten laik ve demokratik bir ülke inşa etmek için güç birliği yapılırsa bunca olumsuzluk olumlu bir hamleye vesile olabilir. Başka çare var mı?

PEN Türkiye Merkezi