Dünya yazarlarına mektup: İfade özgürlüksüzlüğü ve PEN-Türkiye
26Mayıs2009,Salı
“Hemen hemen hepimiz ölümlüyüz,” demiş bir bilgin XIV. Louis’nin huzurunda. “Hepimiz ölümlüyüz,” diyememiş korkudan. Siyasî iktidar ile ifade özgürlüğü arasında daima bir gerilim olmuştur. Ve günümüzde Türkiye’de ciddî bir gerilim vardır. Birkaçına bakalım: *Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi hâlâ geçerli olup 700’den çok yurttaş mahkemeliktir. *PEN üyesi Nedim Gürsel “Allah’ın Kızları” romanı nedeniyle mahkemeliktir; bacı cümlelerin ‘halkın dinî duygularını rencide edici olduğu” iddiası ile. *Önce PEN başkanlarından Üstün Akmen, ki halen Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı’dır, mahkemeye sevk edilmiştir, çünkü bir tiyatro temsilini yasaklamış olan yetkililere hakaret ettiği ileri sürülmektedir. *PEN üyesi Pınar Selek önde gelen bir feminist sosyologdur. Bir iftira üzerine 2.5 hapis yatmış, iki kere beraat etmiştir. Patlamanın bombadan değil gaz tüpünden olduğu resmî raporla belirlenmiştir. Buna rağmen hapis cezası talep edilmektedir. *PEN üyesi Ragıp Zarakolu insan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarındaki katkıları nedeniyle uluslararası ödüller kazanmış bir aydındır. Yayıncı olarak hakkında açılmış davalar vardır. *80 yaşlarında bir gazeteci ve yazar olan PEN Onur Üyesi İlhan Selçuk askerî darbe bağlantısı iddiası ile bir sabah erkenden polisçe evinden alınmıştır. *Aynı suçlama ile, Prof.Dr.Türkân Saylan’ın evi polisçe aranmıştır. Ciddî bir hastalığı olmasa muhtemelen şimdi hapiste olurdu. Türkân Saylan PEN Onur Üyesi seçilmiştir. *Aynı suçlama ile, gazeteci Mustafa Balbay iki aydan fazla bir süredir hapistedir. En saygın gazetelerden Cumhuriyet’teki yazılarını sürdürmesine izin verilmemektedir. Prof.Dr Erol Manisalı ile daha pek çok profesör hapistedir –suçlu oldukları ispat edilmediği halde. Hapisteki profesörlerle iyi bir üniversite açılabilir. *Aylin Duruoğlu Vatan gazetesinin internet versiyonunun editörüdür. Terör bağlantısı iddiası ile hapistedir. *Demokratik Toplum Partisi’nin pek çok üyesi PKK üyesi olma suçlaması ile hapistedir. *Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk 301. madde nedeniyle hâlâ ceza ihtimali ile karşı karşıyadır. *Aralarında Apollinaire’in “Genç bir Don Juan’ın Maceraları” adlı eseri de olan üç kitap hakkında müstehcenlik iddiasıyla dava açılmıştır. *Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu hakkında 2007 ajandasını Türkçe-Kürtçe bastırıp dağıttığı için dava açılmıştır. *YouTube bir yıldan fazla bir süredir yasaktır. *1 Mayıs mitingindeki katılımcılara karşı polis gaz bombaları kullanmıştır. *Güneydoğu’da pek çok çocuk mahkemede yetişkin gibi suçlanmakta ve orantısız cezalara çarptırılma tehlikesi altında yaşamaktadır.
Bütün bunlar ifade özgürlüğünü savunan PEN-Türkiye Merkezi’nin yüklü bir gündemi olduğunu ortaya koymaktadır. Olası bir darbe hazırlığını gerekçe gösteren hükümetin muhalefeti susturup sindirme yönünde davrandığı yönünde yaygın bir kanı vardır.
Bu noktada PEN-Türkiye hakkında biraz bilgi paylaşmak yararlı olabilir:
PEN-Türkiye Merkezi 1950’de kurulmuştur –ilk başkanımız kadın romancı Halide Edip Adıvar’ın öncülüğünde. 1980’de askerî darbe üzerine kapanan kulübümüz 1989’da yeniden kurulmuş, büyük romancı Yaşar Kemal başkan olmuştur. PEN-Türkiye çok-dillidir. Üyeler Türkçe, Kürtçe, Gürcüce, Ermenice, Arapça, Ladino, İngilizce ve başka dillerde yazar. PEN-Türkiye Merkezi -Edebiyatın bütün dillerde gelişmesini savunur, -Hükümeti antidemokratik baskılardan ötürü kınamakta ve hapisteki gazeteciler ile öbür aydınların serbest bırakılmalarını talep etmektedir, -You-Tube yasağının kaldırılmasını istemektedir, -Hükümeti eşcinsel haklarını idrak, kabul ve ilgili uluslararası antlaşmayı imza ile teyide davet etmektedir, -Edebiyat emek ürünü olduğu için 1 Mayıs’ı kutlar, -Dinî gerekçeyle edebiyat üzerinde arttırılan baskıları protesto eder, -Laikliğin korunup geliştirilmesini savunur, -1980 askerî darbesinden sorumlu olan generallerin yargılanmasını talep etmektedir, -Kürt yurttaşların haklarında yoğunlaşmış olan DTP’nin (Demokratik Toplum Partisi) demokratik haklarını savunmaktadır, -Şiddete karşıdır, -Ceza Kanununun “Türklüğü aşağılama” hakkındaki 301. maddesine baskı unsuru olarak kullanıldığı için karşıdır, -Ortadoğu PEN merkezlerinin bölgesel program başlatmasından yanadır, -Doğa-Edebiyat ilişkisinde yoğunlaşan GreenPEN projesini başlatmıştır ve gittikçe daha çok merkezin bu konuyla ilgilenmesini ummaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki ne kadar çok şey yaparsak yapalım yapılması gereken çok daha fazla şey vardır.
Goethe şöyle demiş: “Sonsuzluğa koşmaksa arzun eğer, Sonlulukta her yöne yürümen yeter.”
Türkiye’nin yazarları olarak, izin verilenden daha fazla yönde yürümeye alışkınız. Hattâ her yöne.
Dünya yazarlarına mektup: İfade özgürlüksüzlüğü ve PEN-Türkiye
“Hemen hemen hepimiz ölümlüyüz,” demiş bir bilgin XIV. Louis’nin huzurunda. “Hepimiz ölümlüyüz,” diyememiş korkudan.
Siyasî iktidar ile ifade özgürlüğü arasında daima bir gerilim olmuştur. Ve günümüzde Türkiye’de ciddî bir gerilim vardır. Birkaçına bakalım:
*Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi hâlâ geçerli olup 700’den çok yurttaş mahkemeliktir.
*PEN üyesi Nedim Gürsel “Allah’ın Kızları” romanı nedeniyle mahkemeliktir; bacı cümlelerin ‘halkın dinî duygularını rencide edici olduğu” iddiası ile.
*Önce PEN başkanlarından Üstün Akmen, ki halen Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı’dır, mahkemeye sevk edilmiştir, çünkü bir tiyatro temsilini yasaklamış olan yetkililere hakaret ettiği ileri sürülmektedir.
*PEN üyesi Pınar Selek önde gelen bir feminist sosyologdur. Bir iftira üzerine 2.5 hapis yatmış, iki kere beraat etmiştir. Patlamanın bombadan değil gaz tüpünden olduğu resmî raporla belirlenmiştir. Buna rağmen hapis cezası talep edilmektedir.
*PEN üyesi Ragıp Zarakolu insan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarındaki katkıları nedeniyle uluslararası ödüller kazanmış bir aydındır. Yayıncı olarak hakkında açılmış davalar vardır.
*80 yaşlarında bir gazeteci ve yazar olan PEN Onur Üyesi İlhan Selçuk askerî darbe bağlantısı iddiası ile bir sabah erkenden polisçe evinden alınmıştır.
*Aynı suçlama ile, Prof.Dr.Türkân Saylan’ın evi polisçe aranmıştır. Ciddî bir hastalığı olmasa muhtemelen şimdi hapiste olurdu. Türkân Saylan PEN Onur Üyesi seçilmiştir.
*Aynı suçlama ile, gazeteci Mustafa Balbay iki aydan fazla bir süredir hapistedir. En saygın gazetelerden Cumhuriyet’teki yazılarını sürdürmesine izin verilmemektedir. Prof.Dr Erol Manisalı ile daha pek çok profesör hapistedir –suçlu oldukları ispat edilmediği halde. Hapisteki profesörlerle iyi bir üniversite açılabilir.
*Aylin Duruoğlu Vatan gazetesinin internet versiyonunun editörüdür. Terör bağlantısı iddiası ile hapistedir.
*Demokratik Toplum Partisi’nin pek çok üyesi PKK üyesi olma suçlaması ile hapistedir.
*Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk 301. madde nedeniyle hâlâ ceza ihtimali ile karşı karşıyadır.
*Aralarında Apollinaire’in “Genç bir Don Juan’ın Maceraları” adlı eseri de olan üç kitap hakkında müstehcenlik iddiasıyla dava açılmıştır.
*Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu hakkında 2007 ajandasını Türkçe-Kürtçe bastırıp dağıttığı için dava açılmıştır.
*YouTube bir yıldan fazla bir süredir yasaktır.
*1 Mayıs mitingindeki katılımcılara karşı polis gaz bombaları kullanmıştır.
*Güneydoğu’da pek çok çocuk mahkemede yetişkin gibi suçlanmakta ve orantısız cezalara çarptırılma tehlikesi altında yaşamaktadır.
Bütün bunlar ifade özgürlüğünü savunan PEN-Türkiye Merkezi’nin yüklü bir gündemi olduğunu ortaya koymaktadır. Olası bir darbe hazırlığını gerekçe gösteren hükümetin muhalefeti susturup sindirme yönünde davrandığı yönünde yaygın bir kanı vardır.
Bu noktada PEN-Türkiye hakkında biraz bilgi paylaşmak yararlı olabilir:
PEN-Türkiye Merkezi 1950’de kurulmuştur –ilk başkanımız kadın romancı Halide Edip Adıvar’ın öncülüğünde. 1980’de askerî darbe üzerine kapanan kulübümüz 1989’da yeniden kurulmuş, büyük romancı Yaşar Kemal başkan olmuştur. PEN-Türkiye çok-dillidir. Üyeler Türkçe, Kürtçe, Gürcüce, Ermenice, Arapça, Ladino, İngilizce ve başka dillerde yazar. PEN-Türkiye Merkezi
-Edebiyatın bütün dillerde gelişmesini savunur,
-Hükümeti antidemokratik baskılardan ötürü kınamakta ve hapisteki gazeteciler ile öbür aydınların serbest bırakılmalarını talep etmektedir,
-You-Tube yasağının kaldırılmasını istemektedir,
-Hükümeti eşcinsel haklarını idrak, kabul ve ilgili uluslararası antlaşmayı imza ile teyide davet etmektedir,
-Edebiyat emek ürünü olduğu için 1 Mayıs’ı kutlar,
-Dinî gerekçeyle edebiyat üzerinde arttırılan baskıları protesto eder,
-Laikliğin korunup geliştirilmesini savunur,
-1980 askerî darbesinden sorumlu olan generallerin yargılanmasını talep etmektedir,
-Kürt yurttaşların haklarında yoğunlaşmış olan DTP’nin (Demokratik Toplum Partisi) demokratik haklarını savunmaktadır,
-Şiddete karşıdır,
-Ceza Kanununun “Türklüğü aşağılama” hakkındaki 301. maddesine baskı unsuru olarak kullanıldığı için karşıdır,
-Ortadoğu PEN merkezlerinin bölgesel program başlatmasından yanadır,
-Doğa-Edebiyat ilişkisinde yoğunlaşan GreenPEN projesini başlatmıştır ve gittikçe daha çok merkezin bu konuyla ilgilenmesini ummaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki ne kadar çok şey yaparsak yapalım yapılması gereken çok daha fazla şey vardır.
Goethe şöyle demiş:
“Sonsuzluğa koşmaksa arzun eğer,
Sonlulukta her yöne yürümen yeter.”
Türkiye’nin yazarları olarak, izin verilenden daha fazla yönde yürümeye alışkınız. Hattâ her yöne.
14 Mayıs 2009, İstanbul
tarik.gunersel@pen.org.tr