PEN Türkiye Başkanı İnci Aral: Güçlü bir ses yükselmeli
8Haziran2009,Pazartesi
Sayın İnci Aral'ın 08.06.2009 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söyleşisini sunuyoruz.
PEN Türkiye’nin yeni başkanı İnci Aral günümüzde örgütlü hareket etmenin büyük önem taşıdığını belirtiyor Türkiye’de ve dünyada demokratik sivil toplum örgütlerinin sesi yeterince duyulmuyor. Ancak yine de sesimizi duyurabilmek çok önemli. Dünya yazarlarının ve çatımızda toplanan 380 yazarın yapabileceği çok şey var.
SELCEN AKSEL Yazar İnci Aral, PEN Türkiye’nin olağan genel kurulunda başkan seçildi. Bir önceki dönem başkanlık yapan Tarık Günersel’in yönetim kurulunda yer aldığını, PEN üyesi arkadaşlarıyla tam bir uyum içinde amaçlarına ulaşmaya çalışacaklarını belirtiyor. İnci Aral’la derneğin duruşu ve önümüzdeki iki yıl içinde gerçekleştirmeyi hedeflediği tasarıları konuştuk.
- PEN Türkiye’yi kamuoyuna yaptığı etkili açıklamalarla da tanıyoruz. Ülkemizin coğrafi ve kültürel konumu göz önüne alındığında, sesinin birbirinden farklı yerlere ulaşabileceğini görüyoruz. Türkiye PEN, dünya ölçekli düşündüğümüzde nasıl bir önem taşıyor? İNCİ ARAL - Uluslararası PEN toplantılarında bağlar kuruyoruz. Herhangi bir ülkede ifade özgürlüğü kısıtlanmışsa, bir yazar hapse düşmüşse ya da hükümetiyle ters düştüğü için baskı görüyorsa, destek veriyoruz. Farklı noktalarına ulaşabiliyoruz dünyanın... Biliyorsunuz, ortaya kültürler çatışması diye bir şey çıkardılar; bence bu yaratıldı. Türkiye, varlığına inanmadığım ama var olduğu öngörülen bu kültürler çatışmasının tam ortasında yer alıyor. Ve bu varsayım işin gerçeğinin ne olduğuna bakmadan pek çok kimsece de kabul ediliyor. Bir de ülkemizle ilgili o kadar çok önyargı var ki. Türkiye, hiçbir zaman demokrasi olmamış bir ülke gibi gösteriliyor, bunların bir kısmı doğru tabii. Bir de uluslararası sorunlarımızda da yoğun bir yanlış bilgilendirme söz konusu, karşı kampanyalar o kadar güçlü ki, yazarlar birliği olarak bizim üzerimize çok şey düşüyor. - Uluslararası ilişkileri güçlendirmek için neler yapmayı tasarlıyorsunuz? ARAL - Uluslararası çapta etkin olma bizim için hep önemli oldu, fakat olanaklarımız elverdiği ölçüde bunu yapabildik. Yeni dönemde öncelikli çözmemiz gereken konular bütçe planlaması, daha uygun bir ofis bulmak ve gerek yurtiçi, gerek yurtdışında daha etkin olabilmek için gerekli desteği sağlamak olacak. Tabii ki özgürlük ve onurumuzu koruyarak. Bir araya gelmiş 380 değerli yazar arkadaşımızın yapabileceği çok şey var, ancak bunun için gerekli şartların oluşturulması gerekiyor. Bir yandan PEN’in bir seçkin edebiyat kulübü olduğu görüşü de var, buna katılmıyorum çünkü Türkiye’de yaşıyorsak, her şeyin bir politik yanı vardır. Üstelik yazmak, doğası gereği politik bir eylem. Bir hapisteki yazarları izleme komitemiz var örneğin, arkadaşımız, yıllardır bütün davalara gidiyor, gerekirse bildiriler yayımlıyoruz. Türkiye PEN, şubeler arasında aldığı puanlarla şu an iyi bir konuma da sahip... - Bu değerlendirmede dikkat edilen noktalar nedir? ARAL - PEN’in önemsediği hassas konularla ilgili duruş dikkate alınıyor: Bir yazar yazdıklarından ötürü hapis cezası alıyorsa sahip çıkıyor mu? Ya da bu uluslararası toplantılara katılıp ne ölçüde etkinlik gösteriliyor? Kendi ülkelerinde nasıl etkinlikler planlayabiliyorlar? - Tüm bunların yanında dünya yazını açısından bakıldığında, PEN Türkiye, uluslararası ölçekte yazınımıza ne kazanım sağlıyor? ARAL - PEN şubeleri iletişim içindeler, bunda kurulan dostluklar da etken. Yayınevleri bütün dünya çapında daha ticari kuruluşlar, ama biz yazar saflığıyla bir aradayız. Türk edebiyatının tanıtımında çok önemli bir kurum PEN, söz gelimi İngiltere’de bir Türk yazarın kitabı basılacağı zaman PEN’den görüş alınabiliyor. Bugün dünyaya baktığınızda, Türkiye’deki edebiyatın ne kadar parlak olduğunu görüyorsunuz. Bu zenginliği tanıtmak gerek. Ayrıca, ülkede örgütlü bir yazar grubunun olduğunu da gösteriyor, biz yazarların birlikte hareket etmemizi sağlıyor. Sık sık karşılaşıyoruz, aydınlar hiçbir şey yapmıyor bu ülkede sözüyle. Bu doğru değil, tabii yazar olmakla aydın olmak da başka bir şey. Ama yazarların güçlü bir ses yükseltmesinin önemi var.. Ve bunu söz söylemeyi bilen, düşünen insanlar olarak, ayrı bir incelikle yapabiliyoruz. - Ülkemizde izlediğiniz ve gündeme taşıdığınız konular neler? ARAL - İfade özgürlüğü, bunu kısıtlayan herhangi bir tutum ortaya çıktığında, gereken tavrı alıyoruz. Ama ne bizim ne de başka demokratik sivil toplum örgütünün sesi yeterince duyulamıyor, dünyada da böyle. Bu, dünyanın kimin tarafından nasıl yönetildiğiyle ilgili bir şey. Bugün Türkiye’de 60’lardaki özgürlüğün olmadığını düşünüyorum, en azından o zaman demokrasiye ulaşma konusunda heyecanımız vardı. Amaçlarımızdan biri de yazma ve ifade özgürlüğüne bağlı olarak demokrasinin gerçek anlamda bu ülkede yerleşmesi. - Demokrasi adına yaptıklarınız politikadan hangi çizgiyle ayrılıyor? ARAL - PEN, güncel politikayla, düşünce ve ifade özgürlüğü, farklılıklara saygı temelinde ilgilidir ve kucaklayıcı bir tavır takınmıştır. Çünkü farklı görüşlere de saygı göstermek zorundadır. Cumhuriyeti korumak, laiklik, hümanizmaya olan inancımız gibi belli ilkelerimiz var. Uluslararası tüzüğe laiklik ilkesinin konulmasını istedik Türkiye PEN olarak, ancak bu laikliğin olmadığı ülkeler düşünülerek olmadı. Biz ise bir dilek olarak bunu yeni tüzüğümüze ekleyeceğiz. Çünkü dogmaların geçerli olduğu noktada biz yazarların da özgürlüğünün olmayacağını düşünüyoruz. Biz burada bir sözün, eleştirinin nasıl ortaya konabileceğini bilen insanlar olarak bir aradayız, onun için aynı üslupla yanlışlıklara karşı çıkabileceğimizi düşünüyoruz.
PEN Türkiye Başkanı İnci Aral: Güçlü bir ses yükselmeli
Sayın İnci Aral'ın 08.06.2009 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söyleşisini sunuyoruz.
PEN Türkiye’nin yeni başkanı İnci Aral günümüzde örgütlü hareket etmenin büyük önem taşıdığını belirtiyor
Türkiye’de ve dünyada demokratik sivil toplum örgütlerinin sesi yeterince duyulmuyor. Ancak yine de sesimizi duyurabilmek çok önemli. Dünya yazarlarının ve çatımızda toplanan 380 yazarın yapabileceği çok şey var.
SELCEN AKSEL
Yazar İnci Aral, PEN Türkiye’nin olağan genel kurulunda başkan seçildi. Bir önceki dönem başkanlık yapan Tarık Günersel’in yönetim kurulunda yer aldığını, PEN üyesi arkadaşlarıyla tam bir uyum içinde amaçlarına ulaşmaya çalışacaklarını belirtiyor. İnci Aral’la derneğin duruşu ve önümüzdeki iki yıl içinde gerçekleştirmeyi hedeflediği tasarıları konuştuk.
- PEN Türkiye’yi kamuoyuna yaptığı etkili açıklamalarla da tanıyoruz. Ülkemizin coğrafi ve kültürel konumu göz önüne alındığında, sesinin birbirinden farklı yerlere ulaşabileceğini görüyoruz. Türkiye PEN, dünya ölçekli düşündüğümüzde nasıl bir önem taşıyor?
İNCİ ARAL - Uluslararası PEN toplantılarında bağlar kuruyoruz. Herhangi bir ülkede ifade özgürlüğü kısıtlanmışsa, bir yazar hapse düşmüşse ya da hükümetiyle ters düştüğü için baskı görüyorsa, destek veriyoruz. Farklı noktalarına ulaşabiliyoruz dünyanın... Biliyorsunuz, ortaya kültürler çatışması diye bir şey çıkardılar; bence bu yaratıldı. Türkiye, varlığına inanmadığım ama var olduğu öngörülen bu kültürler çatışmasının tam ortasında yer alıyor. Ve bu varsayım işin gerçeğinin ne olduğuna bakmadan pek çok kimsece de kabul ediliyor. Bir de ülkemizle ilgili o kadar çok önyargı var ki. Türkiye, hiçbir zaman demokrasi olmamış bir ülke gibi gösteriliyor, bunların bir kısmı doğru tabii. Bir de uluslararası sorunlarımızda da yoğun bir yanlış bilgilendirme söz konusu, karşı kampanyalar o kadar güçlü ki, yazarlar birliği olarak bizim üzerimize çok şey düşüyor.
- Uluslararası ilişkileri güçlendirmek için neler yapmayı tasarlıyorsunuz?
ARAL - Uluslararası çapta etkin olma bizim için hep önemli oldu, fakat olanaklarımız elverdiği ölçüde bunu yapabildik. Yeni dönemde öncelikli çözmemiz gereken konular bütçe planlaması, daha uygun bir ofis bulmak ve gerek yurtiçi, gerek yurtdışında daha etkin olabilmek için gerekli desteği sağlamak olacak. Tabii ki özgürlük ve onurumuzu koruyarak. Bir araya gelmiş 380 değerli yazar arkadaşımızın yapabileceği çok şey var, ancak bunun için gerekli şartların oluşturulması gerekiyor. Bir yandan PEN’in bir seçkin edebiyat kulübü olduğu görüşü de var, buna katılmıyorum çünkü Türkiye’de yaşıyorsak, her şeyin bir politik yanı vardır. Üstelik yazmak, doğası gereği politik bir eylem. Bir hapisteki yazarları izleme komitemiz var örneğin, arkadaşımız, yıllardır bütün davalara gidiyor, gerekirse bildiriler yayımlıyoruz. Türkiye PEN, şubeler arasında aldığı puanlarla şu an iyi bir konuma da sahip...
- Bu değerlendirmede dikkat edilen noktalar nedir?
ARAL - PEN’in önemsediği hassas konularla ilgili duruş dikkate alınıyor: Bir yazar yazdıklarından ötürü hapis cezası alıyorsa sahip çıkıyor mu? Ya da bu uluslararası toplantılara katılıp ne ölçüde etkinlik gösteriliyor? Kendi ülkelerinde nasıl etkinlikler planlayabiliyorlar?
- Tüm bunların yanında dünya yazını açısından bakıldığında, PEN Türkiye, uluslararası ölçekte yazınımıza ne kazanım sağlıyor?
ARAL - PEN şubeleri iletişim içindeler, bunda kurulan dostluklar da etken. Yayınevleri bütün dünya çapında daha ticari kuruluşlar, ama biz yazar saflığıyla bir aradayız. Türk edebiyatının tanıtımında çok önemli bir kurum PEN, söz gelimi İngiltere’de bir Türk yazarın kitabı basılacağı zaman PEN’den görüş alınabiliyor. Bugün dünyaya baktığınızda, Türkiye’deki edebiyatın ne kadar parlak olduğunu görüyorsunuz. Bu zenginliği tanıtmak gerek. Ayrıca, ülkede örgütlü bir yazar grubunun olduğunu da gösteriyor, biz yazarların birlikte hareket etmemizi sağlıyor. Sık sık karşılaşıyoruz, aydınlar hiçbir şey yapmıyor bu ülkede sözüyle. Bu doğru değil, tabii yazar olmakla aydın olmak da başka bir şey. Ama yazarların güçlü bir ses yükseltmesinin önemi var.. Ve bunu söz söylemeyi bilen, düşünen insanlar olarak, ayrı bir incelikle yapabiliyoruz.
- Ülkemizde izlediğiniz ve gündeme taşıdığınız konular neler?
ARAL - İfade özgürlüğü, bunu kısıtlayan herhangi bir tutum ortaya çıktığında, gereken tavrı alıyoruz. Ama ne bizim ne de başka demokratik sivil toplum örgütünün sesi yeterince duyulamıyor, dünyada da böyle. Bu, dünyanın kimin tarafından nasıl yönetildiğiyle ilgili bir şey. Bugün Türkiye’de 60’lardaki özgürlüğün olmadığını düşünüyorum, en azından o zaman demokrasiye ulaşma konusunda heyecanımız vardı. Amaçlarımızdan biri de yazma ve ifade özgürlüğüne bağlı olarak demokrasinin gerçek anlamda bu ülkede yerleşmesi.
- Demokrasi adına yaptıklarınız politikadan hangi çizgiyle ayrılıyor?
ARAL - PEN, güncel politikayla, düşünce ve ifade özgürlüğü, farklılıklara saygı temelinde ilgilidir ve kucaklayıcı bir tavır takınmıştır. Çünkü farklı görüşlere de saygı göstermek zorundadır. Cumhuriyeti korumak, laiklik, hümanizmaya olan inancımız gibi belli ilkelerimiz var. Uluslararası tüzüğe laiklik ilkesinin konulmasını istedik Türkiye PEN olarak, ancak bu laikliğin olmadığı ülkeler düşünülerek olmadı. Biz ise bir dilek olarak bunu yeni tüzüğümüze ekleyeceğiz. Çünkü dogmaların geçerli olduğu noktada biz yazarların da özgürlüğünün olmayacağını düşünüyoruz. Biz burada bir sözün, eleştirinin nasıl ortaya konabileceğini bilen insanlar olarak bir aradayız, onun için aynı üslupla yanlışlıklara karşı çıkabileceğimizi düşünüyoruz.