Üyemiz ve PEN yönetim kurulu genel sekreterimiz Sezer Ateş Ayvaz; Avcılar'da, parkta arkadaşlarıyla otururken polisin saldırısına uğrayan, beyin kanaması geçiren ve bacakları kırılan üniversite öğrencisi Güney Tuna'nın teyzesidir. Gördüğünüz gibi, zorbalık ve faşizm burnumuzun dibinde rastgele kol geziyor ve kimseyi kayırmıyor. Vatandaşının can güvenliğini korumakla yükümlü polisin cana kasteden bir zalimlik ve sorumsuzlukla hırpaladığı genç Güney'in başında günlerce endişeli saatler geçiren Ayvaz ve Tuna ailelerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz ve bu dehşet verici olayı üzüntü ve nefretle kınıyoruz.
Sorumlular hak ettikleri biçimde cezalandırılmazsa toplumdaki kim vurduya gitme korkusu derinleşecek.
Güney Tuna, hayati tehlikeyi atlattı ama uğradığı saldırının hem onun genç, masum ruhunda hem de kamuoyunda açtığı yara kolay kapanmayacak. Üstelik bugün bu çirkin olay yeni bir haberle skandal boyutuna ulaştı. Mağdur kardeşimizin ilk muayenesini yapan doktorun savcıya, polisin baskısıyla sağlam raporu verdiği haberiyle bir kez daha sarsıldık.
Bu kaçıncı olay? Dayakla, işkenceyle sadece son bir yılda, söndürülen, zedelenen kaçıncı genç hayat?
Bir yandan "demokratik açılım " söylemlerine çıkış aranırken öte yandan dikta dönemlerine özgü bir baskı, sindirme ve korku ortamı yaratılıyor olmasının hızı ne zaman kesilecek, polis devleti olmaya gidişin, suçsuz insanların sesinin kesilme operasyonlarının önü nasıl alınacak? Yoksa demokrasiden anlaşılan hak ve hukuk kavramlarının haksızlık ve hukuksuzluğa dönüştürülmesi midir?
Bizler, bu ülkenin insanlık ve yazarlık vicdanına sahip yazarları, yaşama, kendimizi ifade etme ve düşüncemizi özgürce söyleme hakkımızın ciddi bir tehldit altında olduğundan fazlasıyla endişe duymaktayız.
PEN: Endişeliyiz...
Değerli PEN Üyeleri ve Dostları;
Üyemiz ve PEN yönetim kurulu genel sekreterimiz Sezer Ateş Ayvaz; Avcılar'da, parkta arkadaşlarıyla otururken polisin saldırısına uğrayan, beyin kanaması geçiren ve bacakları kırılan üniversite öğrencisi Güney Tuna'nın teyzesidir. Gördüğünüz gibi, zorbalık ve faşizm burnumuzun dibinde rastgele kol geziyor ve kimseyi kayırmıyor. Vatandaşının can güvenliğini korumakla yükümlü polisin cana kasteden bir zalimlik ve sorumsuzlukla hırpaladığı genç Güney'in başında günlerce endişeli saatler geçiren Ayvaz ve Tuna ailelerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz ve bu dehşet verici olayı üzüntü ve nefretle kınıyoruz.
Sorumlular hak ettikleri biçimde cezalandırılmazsa toplumdaki kim vurduya gitme korkusu derinleşecek.
Güney Tuna, hayati tehlikeyi atlattı ama uğradığı saldırının hem onun genç, masum ruhunda hem de kamuoyunda açtığı yara kolay kapanmayacak. Üstelik bugün bu çirkin olay yeni bir haberle skandal boyutuna ulaştı. Mağdur kardeşimizin ilk muayenesini yapan doktorun savcıya, polisin baskısıyla sağlam raporu verdiği haberiyle bir kez daha sarsıldık.
Bu kaçıncı olay? Dayakla, işkenceyle sadece son bir yılda, söndürülen, zedelenen kaçıncı genç hayat?
Bir yandan "demokratik açılım " söylemlerine çıkış aranırken öte yandan dikta dönemlerine özgü bir baskı, sindirme ve korku ortamı yaratılıyor olmasının hızı ne zaman kesilecek, polis devleti olmaya gidişin, suçsuz insanların sesinin kesilme operasyonlarının önü nasıl alınacak? Yoksa demokrasiden anlaşılan hak ve hukuk kavramlarının haksızlık ve hukuksuzluğa dönüştürülmesi midir?
Bizler, bu ülkenin insanlık ve yazarlık vicdanına sahip yazarları, yaşama, kendimizi ifade etme ve düşüncemizi özgürce söyleme hakkımızın ciddi bir tehldit altında olduğundan fazlasıyla endişe duymaktayız.
PEN Türkiye Merkezi