Leland Bardwell'den 14 Şubat 2010 Dünya Öykü Günü İletisi
11Şubat2010,Perşembe
İrlandalılar farklı bir halktır. Bizler Keltlerin bir karışımıyız. Bir anlamda, sarp bir kayalığın kenarında duran, ancak yine de kayalıklara sıkı sıkıya tutunan insanlar gibiyiz. Bütün Kelt kavimlerinin birbirleriyle aynı olduklarına dair genel bir kanı vardır. Evet, bütün Keltlerin ortak bir yanı olduğu gerçekse de, bu düşünce aslında yanlıştır. Bizler benliğimizden ve bireyselliğimizden gurur duyarız. Bizler sadece tek bir Kelt kavminin mensubu olarak düşünülmeyi istemeyiz.
Bizler, İskoçlardan, Gal halkından ya da Fransızlardan daha fazla içine kapanık ve ketum olan insanlar değiliz. Ancak, sanki, daha güçlü, daha hareketli ve dolayısıyla da daha etkin olan topluluklar bizleri yerimizden uzaklaştırmış, bir yerlere sıkıştırmış gibi hepimiz, sonunda toplumun kenarında ve kıyısında yaşamaya başlamış gibiyiz. Belki de, işte bu yüzdendir ki, bütün bu koşullar, tüm bu zorunluluklar, bizleri hızlı düşünen insanlar haline getirmiştir. Bu durum farklı sanat biçimlerinde farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Diğer bir deyişle, hep hızlı hareket ediyoruz. Sözlerimin ana fikri özetle şöyledir: Kendimizi hızlılık gerektiren sanat biçimlerinde ifade etme gereksinimimiz, ki bu durum temelde herkeste var olan insani bir gereksinimdir, edebiyatta kısa öykü türünde ortaya çıkmaktadır.
İletmek istediğimiz duygularımızı mümkün olduğunca hızlı, az ve öz bir biçimde aktarmamız gerekmektedir. Bizler biraz da sirkteki çocuklar gibiyizdir. Kendimize yol açıp öne çıkmak için birbirimizi itip dururuz. Hepimiz, genel anlamda, bizlerden kurtulmak isteyen bir kalabalığın içindeyizdir.
Aslında bir ada halkı olan biz İrlandalılar, “iletilerimizi” mümkün olduğunca en hızlı bir biçimde aktarma konusunda kararlı olan insanlarız. Hızlı iletişim ortamlarından birisi olarak kısa öyküden daha iyi bir tür olabilir mi? Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, geçtiğimiz şu son iki yüz yıl içinde, dünyada fenomen sayılabilecek düzeyde olan bir çok öykü yazarı bizim aramızdan, İrlanda’dan çıkmıştır. Anlatacaklarını çok etkin bir şekilde ve en hızlı aktarabilen yazarlardır onlar.
Bu yazarların arasında, ilk anda, bir çok ad akla gelmektedir: George Moore, James Joyce, Kate O Brien, Mary Lavin, Frank O Connor, Sean O Faolain, William Trevor, John McGahern bu yazarlardan sadece birkaç tanesidir. Ve tabi ki çok sayıdaki diğer yazar adlarından sözetmek mümkündür. Ben de, işte böylesine bir yazar topluluğu içinde, ringin kenarında, sahneye yakın bir yerde de olsa, bulunmaktan mutluluk duymaktayım.
Leland Bardwell'den 14 Şubat 2010 Dünya Öykü Günü İletisi
İrlandalılar farklı bir halktır. Bizler Keltlerin bir karışımıyız. Bir anlamda, sarp bir kayalığın kenarında duran, ancak yine de kayalıklara sıkı sıkıya tutunan insanlar gibiyiz. Bütün Kelt kavimlerinin birbirleriyle aynı olduklarına dair genel bir kanı vardır. Evet, bütün Keltlerin ortak bir yanı olduğu gerçekse de, bu düşünce aslında yanlıştır. Bizler benliğimizden ve bireyselliğimizden gurur duyarız. Bizler sadece tek bir Kelt kavminin mensubu olarak düşünülmeyi istemeyiz.
Bizler, İskoçlardan, Gal halkından ya da Fransızlardan daha fazla içine kapanık ve ketum olan insanlar değiliz. Ancak, sanki, daha güçlü, daha hareketli ve dolayısıyla da daha etkin olan topluluklar bizleri yerimizden uzaklaştırmış, bir yerlere sıkıştırmış gibi hepimiz, sonunda toplumun kenarında ve kıyısında yaşamaya başlamış gibiyiz. Belki de, işte bu yüzdendir ki, bütün bu koşullar, tüm bu zorunluluklar, bizleri hızlı düşünen insanlar haline getirmiştir. Bu durum farklı sanat biçimlerinde farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. Diğer bir deyişle, hep hızlı hareket ediyoruz. Sözlerimin ana fikri özetle şöyledir: Kendimizi hızlılık gerektiren sanat biçimlerinde ifade etme gereksinimimiz, ki bu durum temelde herkeste var olan insani bir gereksinimdir, edebiyatta kısa öykü türünde ortaya çıkmaktadır.
İletmek istediğimiz duygularımızı mümkün olduğunca hızlı, az ve öz bir biçimde aktarmamız gerekmektedir. Bizler biraz da sirkteki çocuklar gibiyizdir. Kendimize yol açıp öne çıkmak için birbirimizi itip dururuz. Hepimiz, genel anlamda, bizlerden kurtulmak isteyen bir kalabalığın içindeyizdir.
Aslında bir ada halkı olan biz İrlandalılar, “iletilerimizi” mümkün olduğunca en hızlı bir biçimde aktarma konusunda kararlı olan insanlarız. Hızlı iletişim ortamlarından birisi olarak kısa öyküden daha iyi bir tür olabilir mi? Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, geçtiğimiz şu son iki yüz yıl içinde, dünyada fenomen sayılabilecek düzeyde olan bir çok öykü yazarı bizim aramızdan, İrlanda’dan çıkmıştır. Anlatacaklarını çok etkin bir şekilde ve en hızlı aktarabilen yazarlardır onlar.
Bu yazarların arasında, ilk anda, bir çok ad akla gelmektedir: George Moore, James Joyce, Kate O Brien, Mary Lavin, Frank O Connor, Sean O Faolain, William Trevor, John McGahern bu yazarlardan sadece birkaç tanesidir. Ve tabi ki çok sayıdaki diğer yazar adlarından sözetmek mümkündür. Ben de, işte böylesine bir yazar topluluğu içinde, ringin kenarında, sahneye yakın bir yerde de olsa, bulunmaktan mutluluk duymaktayım.
Leland Bardwell
14 Şubat 2010.
(Türkçeye çeviren Aysu ERDEN)