35 Canımız!.. 2012'yi Hapiste Hatta Mezarda Karşılıyoruz
30Aralık2011,Cuma
İki gün önce şöyle demiştik: “2011 biterken, daha doğrusu cahilce, seviyesizce ve hoyratça harcanırken,Türkiye ifade özgürlüğü bakımından en kötü ülkeler arasında.
Yüzden çok gazetecimiz, farklı görüşlerdeki aydınlar, siyasetçiler ve öğrenciler demir parmaklıklar arkasında.
Kaygı ve otosansür yaygınlaşıyor. Eleştirel düşünenler telefonda genellikle otosansürlü konuşuyor.
Altı üyemiz farklı gerekçelerle tutuklu olarak hapiste: Mustafa Balbay (3 yıldır), Muharrem Erbey (2,5yıldır), Ahmet Şık, Nedim Şener, Halim Yazıcı, Ragıp Zarakolu.
Şiddete daima karşı olan Onur Üyemiz Dr. İsmail Beşikçi Kürtlerin haklarıyla ilgili bir makalesinden ötürü 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Çevirmen Funda Uncu ile Ayrıntı Yayınevi Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” romanı bağlamında mahkemeye sevk edildi. (Eser “PEN-Mayıs Ayı Kitabı” seçildi.)
Metis Yayınevi, yıllık ajandasında “dinî değerlerin aşağılandığı” suçlamasıyla, mahkemede; yayıncı Semih Sökmen ile üyemiz Müge Gürsoy Sökmen ilk duruşmaya çıktı.
“Maraş Kıyımı” adlı eseri “PEN-Temmuz Ayı Kitabı”seçilmiş olan Aziz Tunç tutuklandı. 2011 biterken, hapisteyiz. Türkiye ‘açık hapishane’ konumunda. Hal böyleyken, iktidarın başka ülkelerin yönetimlerini ‘ifade özgürlüğü’ bağlamında kınamaya hakkı var mı?
2011 Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’nın ‘ucube’ denerek parçalanıp kaldırılmasına tanık oldu.
Can Yücel’in mezarı tahrip edildi. Buna yol açan zihniyet besleniyor.
Sivas katliamı ‘zaman aşımı’ rezaletiyle daha da trajik bir noktaya vardı.
Medya baskı altında. Buna karşılık TRT'nin başında hakareti "üslup" sayan bir zat oturuyor.
Eleştirel kalemler dışlanıyor. Bilim özgürlüğüne ağır darbeler vuruldu.
İnsan hakları ve bu bağlamda dil hakları, kadın hakları, emek hakları ve eşcinsel hakları görmezden geliniyor.
Din ve dinin belirli bir yorumu dayatılıyor. Dine karşı eleştiri 'aşağılama' sayılıyor, ceza talep ediliyor. Bilimsel evrim teorisi engellenirken, çocuklara inanca bağlı bir efsane aşılanıyor.” … demiştik ki İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yazarları, sanatçıları terörize etmeye yönelik bir açıklama yaptı –“‘Devlet terörü’ kavramı boşuna icat edilmedi!” dedirten.
Ve 35 canımız (daha) öldürüldü. Hiçbir gerekçe ve açıklama geri getiremez onları.
2012’nin gerçekten laik, demokratik ve şiddetten arınmış bir ülke doğrultusunda olumlu geçmesini dileriz. Bu dileği paylaşan herkesin katkısı hayatî önem taşıyacak.
90 yıldır gezegende edebiyatın bütün dillerde özgürce gelişmesini savunan PEN terörün her türlüsüne karşı olagelmiştir: Devlet terörüne, örgüt terörüne, birey terörüne.
2012’de PEN mücadelesini sürdürecek. Türkiye’de, bütün dünyada. Özgürlük ve barış için.
35 Canımız!.. 2012'yi Hapiste Hatta Mezarda Karşılıyoruz
İki gün önce şöyle demiştik: “2011 biterken, daha doğrusu cahilce, seviyesizce ve hoyratça harcanırken,Türkiye ifade özgürlüğü bakımından en kötü ülkeler arasında.
Yüzden çok gazetecimiz, farklı görüşlerdeki aydınlar, siyasetçiler ve öğrenciler demir parmaklıklar arkasında.
Kaygı ve otosansür yaygınlaşıyor. Eleştirel düşünenler telefonda genellikle otosansürlü konuşuyor.
Altı üyemiz farklı gerekçelerle tutuklu olarak hapiste: Mustafa Balbay (3 yıldır), Muharrem Erbey (2,5yıldır), Ahmet Şık, Nedim Şener, Halim Yazıcı, Ragıp Zarakolu.
Şiddete daima karşı olan Onur Üyemiz Dr. İsmail Beşikçi Kürtlerin haklarıyla ilgili bir makalesinden ötürü 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Çevirmen Funda Uncu ile Ayrıntı Yayınevi Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” romanı bağlamında mahkemeye sevk edildi. (Eser “PEN-Mayıs Ayı Kitabı” seçildi.)
Metis Yayınevi, yıllık ajandasında “dinî değerlerin aşağılandığı” suçlamasıyla, mahkemede; yayıncı Semih Sökmen ile üyemiz Müge Gürsoy Sökmen ilk duruşmaya çıktı.
“Maraş Kıyımı” adlı eseri “PEN-Temmuz Ayı Kitabı”seçilmiş olan Aziz Tunç tutuklandı.
2011 biterken, hapisteyiz. Türkiye ‘açık hapishane’ konumunda. Hal böyleyken, iktidarın başka ülkelerin yönetimlerini ‘ifade özgürlüğü’ bağlamında kınamaya hakkı var mı?
2011 Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’nın ‘ucube’ denerek parçalanıp kaldırılmasına tanık oldu.
Can Yücel’in mezarı tahrip edildi. Buna yol açan zihniyet besleniyor.
Sivas katliamı ‘zaman aşımı’ rezaletiyle daha da trajik bir noktaya vardı.
Yurttaşımız Hrant Dink’in katledilmesinin ardındaki korkunç ve örgütlü ilkellik geçiştirilmeye çalışılıyor.
Medya baskı altında. Buna karşılık TRT'nin başında hakareti "üslup" sayan bir zat oturuyor.
Eleştirel kalemler dışlanıyor. Bilim özgürlüğüne ağır darbeler vuruldu.
İnsan hakları ve bu bağlamda dil hakları, kadın hakları, emek hakları ve eşcinsel hakları görmezden geliniyor.
Din ve dinin belirli bir yorumu dayatılıyor. Dine karşı eleştiri 'aşağılama' sayılıyor, ceza talep ediliyor. Bilimsel evrim teorisi engellenirken, çocuklara inanca bağlı bir efsane aşılanıyor.” … demiştik ki İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yazarları, sanatçıları terörize etmeye yönelik bir açıklama yaptı –“‘Devlet terörü’ kavramı boşuna icat edilmedi!” dedirten.
Ve 35 canımız (daha) öldürüldü. Hiçbir gerekçe ve açıklama geri getiremez onları.
2012’nin gerçekten laik, demokratik ve şiddetten arınmış bir ülke doğrultusunda olumlu geçmesini dileriz. Bu dileği paylaşan herkesin katkısı hayatî önem taşıyacak.
90 yıldır gezegende edebiyatın bütün dillerde özgürce gelişmesini savunan PEN terörün her türlüsüne karşı olagelmiştir: Devlet terörüne, örgüt terörüne, birey terörüne.
2012’de PEN mücadelesini sürdürecek. Türkiye’de, bütün dünyada. Özgürlük ve barış için.
Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi