1 Eylül Adlî Yıl Başlarken 21 Eylül Dünya Barış Günü Yaklaşıyor
Hitler Almanyası'nın saldırısı bağlamında 1 Eylül BM tarafından “Dünya Barış Günü” ilan edilmiş, sonra bu tarih 21 Eylül olarak değiştirilmişti. Ama Türkiye’de barış ideali bağlamındaki etkinlikler hâlâ 1 Eylül günü yapılmakta, bu yüzden 21 Eylül “Dünya Barış Günü” ise barış güçlerimiz uluslararası gündemin dışında kalmaktadır. Oysa barış etkinliklerimiz tüm dünya ile birlikte olursa daha çok yankı getirmez mi?
1 Eylül günü Adlî Yıl başlarken, savunma hakkını temsil eden Baro Başkanı konuşurken Cumhurbaşkanı koltuğu boş. Bakan koltukları da.
Sivas katliamına zaman aşımı rezaleti, alçakça örgütlü katledilen yurttaşımız Hrant Dink’in dava süreci, korkunç Uludere katliamı, kâr uğruna Soma dolaylı katliamı ile sonraki yanlış bilgi ve baskılar, polislerce öldürülen Gezi gençlerimizle ilgili süreçler… Öte yandan yazar, gazeteci, çevirmen ve yayıncılara türlü cezalar, işsiz bıraktırmalar, hücre hapisleri… Hapiste ya da sürgünde harcanan yıllar, ömürler… Kendine “ak” diyen iktidar partisinin aklanmaktan kaçınışı: engellediği yolsuzluk soruşturmaları, fezlekeler, davalar…
Bu ortamda, adalet mekanizmasının tüm gerekleri ile işlediği bir adlî dönem dileriz. PEN Türkiye Merkezi olarak hak ihlallerine karşı duyarlı ve tepkiliyiz. Dünya barışı yönünde laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti mücadelemiz sürüyor. Sesimiz uluslararası demokrat kamuoyunda yankı buluyor. Yalnız değiliz, ama daha çok emek hayatî.
Adalet İçin Çağrı
1 Eylül Adlî Yıl Başlarken 21 Eylül Dünya Barış Günü Yaklaşıyor
Hitler Almanyası'nın saldırısı bağlamında 1 Eylül BM tarafından “Dünya Barış Günü” ilan edilmiş, sonra bu tarih 21 Eylül olarak değiştirilmişti. Ama Türkiye’de barış ideali bağlamındaki etkinlikler hâlâ 1 Eylül günü yapılmakta, bu yüzden 21 Eylül “Dünya Barış Günü” ise barış güçlerimiz uluslararası gündemin dışında kalmaktadır. Oysa barış etkinliklerimiz tüm dünya ile birlikte olursa daha çok yankı getirmez mi?
1 Eylül günü Adlî Yıl başlarken, savunma hakkını temsil eden Baro Başkanı konuşurken Cumhurbaşkanı koltuğu boş. Bakan koltukları da.
Sivas katliamına zaman aşımı rezaleti, alçakça örgütlü katledilen yurttaşımız Hrant Dink’in dava süreci, korkunç Uludere katliamı, kâr uğruna Soma dolaylı katliamı ile sonraki yanlış bilgi ve baskılar, polislerce öldürülen Gezi gençlerimizle ilgili süreçler… Öte yandan yazar, gazeteci, çevirmen ve yayıncılara türlü cezalar, işsiz bıraktırmalar, hücre hapisleri… Hapiste ya da sürgünde harcanan yıllar, ömürler… Kendine “ak” diyen iktidar partisinin aklanmaktan kaçınışı: engellediği yolsuzluk soruşturmaları, fezlekeler, davalar…
Bu ortamda, adalet mekanizmasının tüm gerekleri ile işlediği bir adlî dönem dileriz. PEN Türkiye Merkezi olarak hak ihlallerine karşı duyarlı ve tepkiliyiz. Dünya barışı yönünde laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti mücadelemiz sürüyor. Sesimiz uluslararası demokrat kamuoyunda yankı buluyor. Yalnız değiliz, ama daha çok emek hayatî.
PEN Türkiye Merkezi