19 Mayıs Ruhunun 100. Yılında: Linç, kültür de olamaz, gelenek de...
18Mayıs2019,Cumartesi
... Olsa olsa kalleşlik olur, korkaklık olur, hainlik, kötülük, bayağılık, onursuzluk, ahlaksızlık, yalancılık, hırsızlık, ikiyüzlülük... Ve bunlar gibi, kötülük türünden ne varsa, ancak onlar olur!
Siz, her kimseniz, arkanızda kim ya da kimler, kişiler, kurumlar, örgütler varsa ve siz her kim olursanız olun, bu ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, yazarlarını, şairlerini, dayakla, tehditle, yaralayarak, hapse atarak, sürerek, hatta öldürerek, susturamayacağınızı, yok edemeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Sizi buna alet edenler, ağababalarınız bunu bilmiyor mu? Size anlatmadılar mı?
Türkçenin en büyük şairi Nâzım Hikmet’i hapislere attınız da ne oldu? Türkçenin en büyük yazarlarından Sabahattin Ali’yi katlettiniz de, elinize ne geçti? Türkçenin en önde gelen gülmece yazarı Aziz Nesin’i yakmak istediniz de, yolundan mı döndü?
Şimdi de ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na başkentin göbeğindeki linç girişimine gözlerinizi, kalbinizi yumdunuz, görmezden geldiniz, küçümsediniz. Bir "geçmiş olsun"u çok gördünüz! Gelenekte bu var mı? Yeniçağ fazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı 6-7 korkağın elinde hastanelik ettiniz, oralı bile olmadınız! Kültür mü bu? Son olarak da, umarız sondur, Antalya’da değerli şair ve gazeteci İdris Özyol’u öldüresiye dövdünüz. İnsanlığı geçtik, ona sığmayacağı belli de, o çok övündüğünüz, dilinizden düşürmediğiniz "delikanlılığa" sığar mı?
Türkiye bunu hak etmiyor, aydınlar, yazarlar, şairler, gazeteciler, halk, siyasiler, hiç ama hiç kimse hak etmiyor! Üstelik Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasının tam da 100. yılında ve Cumhuriyetin 100. yılına şurada 4 yıl kalmışken!
Ne yazık ki 19 Mayıs’ın 100. yılında bunları yaşıyoruz. Bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün başlangıcı olan 19 Mayıs 1919 ruhunu selamlıyor, o ruhun işimize, gücümüze, sanatımıza, edebiyatımıza, kültürümüze kazandırdıklarını unutmuyoruz.
19 Mayıs'ın 100. yıldönümünü Gençlik , Özgürlük, Dayanışma, Umut ve Daha Güzel Bir Dünya İnancı içinde yaşamak istiyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu, özlemle andığımız Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe armağan ettiği bayramı, aydınlığın karanlığı, ilerinin geriyi, çağdaşlığın bağnazlığı, özgürlüğün biat etmeyi, eşitliğin adaletsizliği alt ettiği gün olduğunun bilinciyle yaşamaya kararlıyız.
PEN Türkiye olarak ‘insanı insana düşüren’ tüm bu saldırılara, linç girişimlerine, kışkırtmalara, düşmanlık, linç ve kutuplaştırma diline karşı herkesi birlikte durmaya ve duyarlı olmaya çağrıyoruz.
19 Mayıs Ruhunun 100. Yılında: Linç, kültür de olamaz, gelenek de...
... Olsa olsa kalleşlik olur, korkaklık olur, hainlik, kötülük, bayağılık, onursuzluk, ahlaksızlık, yalancılık, hırsızlık, ikiyüzlülük... Ve bunlar gibi, kötülük türünden ne varsa, ancak onlar olur!
Siz, her kimseniz, arkanızda kim ya da kimler, kişiler, kurumlar, örgütler varsa ve siz her kim olursanız olun, bu ülkenin aydınlarını, gazetecilerini, yazarlarını, şairlerini, dayakla, tehditle, yaralayarak, hapse atarak, sürerek, hatta öldürerek, susturamayacağınızı, yok edemeyeceğinizi bilmiyor musunuz? Sizi buna alet edenler, ağababalarınız bunu bilmiyor mu? Size anlatmadılar mı?
Türkçenin en büyük şairi Nâzım Hikmet’i hapislere attınız da ne oldu? Türkçenin en büyük yazarlarından Sabahattin Ali’yi katlettiniz de, elinize ne geçti? Türkçenin en önde gelen gülmece yazarı Aziz Nesin’i yakmak istediniz de, yolundan mı döndü?
Şimdi de ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na başkentin göbeğindeki linç girişimine gözlerinizi, kalbinizi yumdunuz, görmezden geldiniz, küçümsediniz. Bir "geçmiş olsun"u çok gördünüz! Gelenekte bu var mı? Yeniçağ fazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ’ı 6-7 korkağın elinde hastanelik ettiniz, oralı bile olmadınız! Kültür mü bu? Son olarak da, umarız sondur, Antalya’da değerli şair ve gazeteci İdris Özyol’u öldüresiye dövdünüz. İnsanlığı geçtik, ona sığmayacağı belli de, o çok övündüğünüz, dilinizden düşürmediğiniz "delikanlılığa" sığar mı?
Türkiye bunu hak etmiyor, aydınlar, yazarlar, şairler, gazeteciler, halk, siyasiler, hiç ama hiç kimse hak etmiyor! Üstelik Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasının tam da 100. yılında ve Cumhuriyetin 100. yılına şurada 4 yıl kalmışken!
Ne yazık ki 19 Mayıs’ın 100. yılında bunları yaşıyoruz. Bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün başlangıcı olan 19 Mayıs 1919 ruhunu selamlıyor, o ruhun işimize, gücümüze, sanatımıza, edebiyatımıza, kültürümüze kazandırdıklarını unutmuyoruz.
19 Mayıs'ın 100. yıldönümünü Gençlik , Özgürlük, Dayanışma, Umut ve Daha Güzel Bir Dünya İnancı içinde yaşamak istiyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu, özlemle andığımız Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe armağan ettiği bayramı, aydınlığın karanlığı, ilerinin geriyi, çağdaşlığın bağnazlığı, özgürlüğün biat etmeyi, eşitliğin adaletsizliği alt ettiği gün olduğunun bilinciyle yaşamaya kararlıyız.
PEN Türkiye olarak ‘insanı insana düşüren’ tüm bu saldırılara, linç girişimlerine, kışkırtmalara, düşmanlık, linç ve kutuplaştırma diline karşı herkesi birlikte durmaya ve duyarlı olmaya çağrıyoruz.
PEN Türkiye.