PEN: Adalet Ağaoğlu Eserleriyle Yaşayanlar Arasında
15Temmuz2020,Çarşamba
Ankara’da doğdu, en güzel, en aydınlık ve en kötü, en karanlık yılları Ankara’da yaşadı.
Türkiye’nin, Cumhuriyetin kalbinin Ankara olduğu yıllarda, romanın kalbi de Ankara oldu. O, Ankara’yı edebiyatın da kalbi kılanların başında oldu. Şimdilerde yeniden ve genç yazarlarca keşfedilen Ankara’yı, klişe tabirle, derinden soludu, derinden yaşadı ve derinden yazdı. Bir tür Ankara kazısıdır yapıtları. TRT’de çalıştığı yılları anlattığı kitaplarında 12 Mart karanlığını da buluruz, devrimci umudu da.
O yıllarda yine de ‘Ankara’nın Adalet’i vardı, şimdi olmayan. Adalet Ağaoğlu da tanık olmakla, yazmakla yetinmedi, söz aldı, düşüncesini söyledi, tartıştı, kapıştı, bir cumhuriyet kadını olmanın hakkını verdi. Bunu hem Türk edebiyatının tartışmasız kalıcı yapıtlarından, bir anlamda ‘Ankara Üçlemesi’ diyebileceğimiz Bir Düğün Gecesi, Ölmeye Yatmak ve Hayır romanlarında görürüz, unutulmaz Doçent Aysel karakterinde, hem de Adalet Ağaoğlu olarak elbette.
Meraklıydı, mizahiydi, çocuksuydu, öğrenmeye açıktı, serüvenciydi, risk almaktan korkmayandı. Son yapıtı Düşme Korkusu’ndaki öyküler hem bireysel hem toplumsal olarak müthiş, hınzır iktidar ve otorite eleştirileridir. Toplumcu geleneği, sosyalist gerçekçiliği özgürlükçü bir tutumla yeniden ele alan, dönüştüren, atak, öncü yapıtlarını roman, öykü ve oyunlarıyla sürdürürken, düşüncelerini, günlüklerini de edebi, tarihi, toplumsal ve siyasal belgeler olarak cumhuriyet arşivine bıraktı.
Adalet Ağaoğlu, cumhuriyet kadını, cumhuriyet belleği, cumhuriyet romancısıydı.
PEN: Adalet Ağaoğlu Eserleriyle Yaşayanlar Arasında
Ankara’da doğdu, en güzel, en aydınlık ve en kötü, en karanlık yılları Ankara’da yaşadı.
Türkiye’nin, Cumhuriyetin kalbinin Ankara olduğu yıllarda, romanın kalbi de Ankara oldu. O, Ankara’yı edebiyatın da kalbi kılanların başında oldu. Şimdilerde yeniden ve genç yazarlarca keşfedilen Ankara’yı, klişe tabirle, derinden soludu, derinden yaşadı ve derinden yazdı. Bir tür Ankara kazısıdır yapıtları. TRT’de çalıştığı yılları anlattığı kitaplarında 12 Mart karanlığını da buluruz, devrimci umudu da.
O yıllarda yine de ‘Ankara’nın Adalet’i vardı, şimdi olmayan. Adalet Ağaoğlu da tanık olmakla, yazmakla yetinmedi, söz aldı, düşüncesini söyledi, tartıştı, kapıştı, bir cumhuriyet kadını olmanın hakkını verdi. Bunu hem Türk edebiyatının tartışmasız kalıcı yapıtlarından, bir anlamda ‘Ankara Üçlemesi’ diyebileceğimiz Bir Düğün Gecesi, Ölmeye Yatmak ve Hayır romanlarında görürüz, unutulmaz Doçent Aysel karakterinde, hem de Adalet Ağaoğlu olarak elbette.
Meraklıydı, mizahiydi, çocuksuydu, öğrenmeye açıktı, serüvenciydi, risk almaktan korkmayandı. Son yapıtı Düşme Korkusu’ndaki öyküler hem bireysel hem toplumsal olarak müthiş, hınzır iktidar ve otorite eleştirileridir. Toplumcu geleneği, sosyalist gerçekçiliği özgürlükçü bir tutumla yeniden ele alan, dönüştüren, atak, öncü yapıtlarını roman, öykü ve oyunlarıyla sürdürürken, düşüncelerini, günlüklerini de edebi, tarihi, toplumsal ve siyasal belgeler olarak cumhuriyet arşivine bıraktı.
Adalet Ağaoğlu, cumhuriyet kadını, cumhuriyet belleği, cumhuriyet romancısıydı.
Ankara’yı yazdı, Türkiye’yi etkiledi.
Binlerce teşekkür, sevgi, saygı, hayranlıkla…
PEN Türkiye Yazarlar Derneği