Çok güzel bir tören yaşadık. Çok yalın, sakin, hoyratlıktan uzak, vakur, gülümseten hüzünlendiren... PEN Yazarlar Derneği’ne de Duygu Asena adına da yakışır bir törendi.
“Tören güzeldi. Gelecek de güzel olacak” dedirtti çoğumuza. Umut verdi.
İstanbul Goethe Enstitüsü’nde, o güzelim kütüphanedeydik. Alman Kültür Merkezi yetkililerine teşekkürler. Kadın hakları hareketinin öncülerinden Duygu Asena adına kurduğumuz PEN DUYGU ASENA ÖDÜLÜ’NÜ, bu yıl bu üç insana verme kararımızı daha önce duyurmuştuk.
Haluk Levent, hâlâ gece gündüz deprem bölgesinde çalıştığından sahadan ayrılıp ödülünü almaya gelemedi. “Benim yerime başkası almasın, ilk fırsattı buluşacağız” diyerek teşekkürlerini iletti.
Törenin her anında Duygu Asena sanki bizimleydi. Her konuşan önce onu yüceltti, onu kucakladı. Her konuşan hak, hukuk ve adalet vurgusu yapmaktan da geri kalmadı. Açılış ve kapanış konuşmalarında olsun, ödüller verilirken alınırken olsun Gezi tutukluları anıldı: Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Osman Kavala, Sibel Tekin ve Selahattin Demirtaş...
Sosyolog Pınar Selek Fransa’da. Yolladığı mesajı Duygu Asena’nın kardeşi İnci Asena okudu: “Kötülüğün her şeyi silip süpürmesine izin vermemek için yaşama ve adalete su veriyoruz. El ele veriyoruz.” ... “Üyesi olduğum PEN sınırları ve duvarları aşan dayanışmanın adıdır.” ... “Duygu benim meleğimdir, cesaretli meleğim...”
Ödülü ise Pınar adına kız kardeşi Seyda Selek aldı. Benim için Seyda Selek de bir kahraman. Sırf ablasının hakkını savunmak adalet mücadelesinde yanında olmak için hukuk fakültesine girdi, okudu ve başarılı bir hukukçu oldu! Pınar’ın kız kardeşiyle Duygu’nun kız kardeşinin birbirini kucaklamaları, çok kimsenin yüreğinde kanat çırpan bir kelebeğe dönüştü... Baba Alp Selek’in dinlettiği “Pınar” şarkısında ise kanat çırpışları gözyaşına dönüştü.
Gülseren Onanç ödül kabul konuşmasında Duygu Asena’dan ilham aldığını belirtti: “Sisteme kafa tutacak kadar cesur, kimseye eyvallahı olmayacak kadar özgür, yeni yollar açacak kadar üretken, kadın gibi kadınların peşine düştüğünü” ve yaşadığı öğrenme sürecini dile getirdi. Bir yaşam ancak böyle anlamlı olabilirdi.
Son sözleri yine Duygu’yaydı: “Bize bıraktığın mirasın değerini biliyoruz, memleketimizde ve dünyada barışı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, insan haklarını, adaleti, demokrasiyi korumak ve geliştirmek üzere çalışmaya devam edeceğimizin sözünü veriyoruz. Kavgamız ve sevdamızla birlikte yola devam edeceğiz.”
Törenin kapanışında PEN Duygu Asena Ödülleri’ni alanları kutlarken ve bilginin, birikimin, liyakatin, emeğin, örgütlü çalışmanın, hak ve hukukun egemen olacağı; yalanın, talanın, cehaletin, karanlığın gerileyeceği günlerin özlemini vurguladım. Ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dilek ağacımıza şunları ekleyiverdim:
Her alanda, her mekânda, her koşulda, her türde şiddettin sonlanması
Şiddeti uygulayan ve kışkırtanlara ceza yaptırımı
Haksız yere hapsedilen yaşlı genç çocuk erkek kadın derhal serbest bırakılması. Ve adil yargılanma
Kadın cinayetlerini durdurma çabasındakilere el verme ve İstanbul Sözleşmesine bir an önce uygulamaya koymak.
Duygu Asena Ödül Töreni
Çok güzel bir tören yaşadık. Çok yalın, sakin, hoyratlıktan uzak, vakur, gülümseten hüzünlendiren... PEN Yazarlar Derneği’ne de Duygu Asena adına da yakışır bir törendi.
“Tören güzeldi. Gelecek de güzel olacak” dedirtti çoğumuza. Umut verdi.
İstanbul Goethe Enstitüsü’nde, o güzelim kütüphanedeydik. Alman Kültür Merkezi yetkililerine teşekkürler. Kadın hakları hareketinin öncülerinden Duygu Asena adına kurduğumuz PEN DUYGU ASENA ÖDÜLÜ’NÜ, bu yıl bu üç insana verme kararımızı daha önce duyurmuştuk.
Haluk Levent, hâlâ gece gündüz deprem bölgesinde çalıştığından sahadan ayrılıp ödülünü almaya gelemedi. “Benim yerime başkası almasın, ilk fırsattı buluşacağız” diyerek teşekkürlerini iletti.
Törenin her anında Duygu Asena sanki bizimleydi. Her konuşan önce onu yüceltti, onu kucakladı. Her konuşan hak, hukuk ve adalet vurgusu yapmaktan da geri kalmadı. Açılış ve kapanış konuşmalarında olsun, ödüller verilirken alınırken olsun Gezi tutukluları anıldı: Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Osman Kavala, Sibel Tekin ve Selahattin Demirtaş...
Sosyolog Pınar Selek Fransa’da. Yolladığı mesajı Duygu Asena’nın kardeşi İnci Asena okudu: “Kötülüğün her şeyi silip süpürmesine izin vermemek için yaşama ve adalete su veriyoruz. El ele veriyoruz.” ... “Üyesi olduğum PEN sınırları ve duvarları aşan dayanışmanın adıdır.” ... “Duygu benim meleğimdir, cesaretli meleğim...”
Ödülü ise Pınar adına kız kardeşi Seyda Selek aldı. Benim için Seyda Selek de bir kahraman. Sırf ablasının hakkını savunmak adalet mücadelesinde yanında olmak için hukuk fakültesine girdi, okudu ve başarılı bir hukukçu oldu! Pınar’ın kız kardeşiyle Duygu’nun kız kardeşinin birbirini kucaklamaları, çok kimsenin yüreğinde kanat çırpan bir kelebeğe dönüştü... Baba Alp Selek’in dinlettiği “Pınar” şarkısında ise kanat çırpışları gözyaşına dönüştü.
Gülseren Onanç ödül kabul konuşmasında Duygu Asena’dan ilham aldığını belirtti: “Sisteme kafa tutacak kadar cesur, kimseye eyvallahı olmayacak kadar özgür, yeni yollar açacak kadar üretken, kadın gibi kadınların peşine düştüğünü” ve yaşadığı öğrenme sürecini dile getirdi. Bir yaşam ancak böyle anlamlı olabilirdi.
Son sözleri yine Duygu’yaydı: “Bize bıraktığın mirasın değerini biliyoruz, memleketimizde ve dünyada barışı, toplumsal cinsiyet eşitliğini, insan haklarını, adaleti, demokrasiyi korumak ve geliştirmek üzere çalışmaya devam edeceğimizin sözünü veriyoruz. Kavgamız ve sevdamızla birlikte yola devam edeceğiz.”
Törenin kapanışında PEN Duygu Asena Ödülleri’ni alanları kutlarken ve bilginin, birikimin, liyakatin, emeğin, örgütlü çalışmanın, hak ve hukukun egemen olacağı; yalanın, talanın, cehaletin, karanlığın gerileyeceği günlerin özlemini vurguladım. Ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dilek ağacımıza şunları ekleyiverdim:
Her alanda, her mekânda, her koşulda, her türde şiddettin sonlanması
Şiddeti uygulayan ve kışkırtanlara ceza yaptırımı
Haksız yere hapsedilen yaşlı genç çocuk erkek kadın derhal serbest bırakılması. Ve adil yargılanma
Kadın cinayetlerini durdurma çabasındakilere el verme ve İstanbul Sözleşmesine bir an önce uygulamaya koymak.
Karşıdevrimi durdurmak
Laik, demokratik hukuk devletini yeniden kurmak!
(9 Mart 2023. – Cumhuriyet)