Romanın çeviri ve basım aşaması 2007 yılının sonuna doğru başladı. 2008 başlarında Asia Yayınevi'nce proje olarak benimsendi. TEDA projesi kapsamında desteklendi. Koreceye Prof. Eunkyung OH tarafından çevrildi. Koreceye daha önce Osmanlı dönemiyle ilgili herhangi bir edebiyat yapıtı çevrilmediği için yayınevinin görevlendirdiği özel bir ekipçe deyimler ve dönem üzerine bir çalışma yapılarak çeviri tamamlandı ve ve romanın karakterine yakışır bir çeviriyle 2011 Ağustos ayında Koreli okuyucularla buluştu. İnanna daha önce Arapça, Bulgarca da yayımlanmıştı. Hollandaca yayımı içinse çalışmalar daha sürüyor.
Sümer tanrıçası İnanna’dan adını alan roman, Osmanlı devletinin yeniliğe açılımı sayılan 1800’lü yıların ilk yarısındaki zaman diliminde gelişen bazı olaylara göndermeler yaparken bir aşk sürgünü olan Cemil Bey’in “ben” olma mücadelesini, yaşama tutunma arayışını, olayların geçtiği sosyal çevreyi ve o çevre insanının yaşamını etkileyen kültürel mozayiği konu edinmiştir. O dönemde Dersaadet’te bir yandan batı dünyasına yüzü dönük yenilikler planlanırken, bir yandan da devlet içindeki düzenin yenilenmesinin çabası vardı. İçteki bu yenilenme çalışmaları öncelikle yeniçeri ocağının reorganizasyonunu öngörüyordu, ama beyliklerin durumu da pek iç açıcı değildi. O nedenle bir taraftan yeniçeri ocaklarıyla uğraşan padişah, öte yandan da bir fermanla o zamanlar ayanların elinde oyuncak olan beylik düzenlerinin zamana uygun hale getirilmesini istiyordu. Durum böyle olunca güçlü beylikler, güçsüzleri topraklarına katarak kalıcı olmaya çalışıyor, çevresindeki küçük beylikleri anlaşmalarla ya da zorla egemenlikleri altına alıyorlardı. Küçük beylikler de varlıklarını korumanın mücadelesini veriyorlardı. Dönem beylik düzenleri için çok kritik bir dönemdi. Küçük ya da büyük tüm beylikler bu mücadelenin içindeydiler ve özellikle beyler kendi düzenini sürdürmek için kimseye acımıyor, beyliği içinde de güçünü korumak için her türlü entrikaya başvuruyorlardı. Bu durum bir anlamda beyliklerin kendi düzenlerini yürütmek için bir zorunluluktu. Böyle bir zorunluluk nedeniyle Beyreoğlu Yarosman Bey, oğlu Cemil’in komşu Ermeni beyinin kızına aşık olmasına töreler adına karşı çıkar ve beylik meclisinden oğlunun sürgün edilmesini ister. Beylik meclisinin toplandığı zaman, romanın başladığı zamandır.
Cemil Bey iki eşi ve adamlarıyla yurt edinmek için yola çıkarken, romanımızın ikinci kahramanı Bilal’in yaşamı anlatılmaya başlanır. Bilal doğu devşirmesi yaşlı bir yeniçeri ve devşirmelerle yeniçeri figürlerinin öteki yüzlerini anlatan eski bir zağarcıdır. Cemil Bey, Bağdat ve İstanbulmedreselerinde öğrenim görmüş, Paris’te bilgisini artırmıştır ama yaşamın karşısında “ben”ini bulamamış bir karakterdir. Bilal ise “kim”ini bilen fakat kimliğini arayan bir tiptir romanda. Yazar, bu iki ayrı yaşam insanını İnanna’da ustalıkla biraraya getirerek okuyucusuna sunmuştur.
İnanna adlı romanımız işte bu iki kahramanın yaşamındaki arayışların ayrıntılarını veren, yazarına göre “Bütün tarihlerin aşkın gizli tohumunu sakladığı bir coğrafyada gecen ve tarihe sosyolojiyi konuk ederek felsefi açıdan tarihi genişleten” bir roman olarak tanımlanırken, Varlık Yayınları editörü Filiz Nayır Deniztekin’e göre de, “Bir yanda, küçük yaşta anasının kucağından koparılıp ocaklarda yetiştirilen bir devşirmenin öyküsü... öte yanda, bir Ermeni beyinin kızını ikinci eş olarak almak istediği için babası tarafından sürülen bir bey oğlunun serüvenleri... "Küçük Bey" ile, çevresinde dönen entrikalara karşı kendini savunmayı öğrenen "Doğu devşirmesi" Bilal'in kimlik ve aşk arayışlarını, söylencelerle besleyen” bir romandır.
Yayınevi : Varlık Yayınları Basım tar. : Ağustos 2006/İstanbul Sayfa : 440
Murat Tuncel'in İnanna Adlı Romanı Koreceye Çevrildi
Romanın çeviri ve basım aşaması 2007 yılının sonuna doğru başladı. 2008 başlarında Asia Yayınevi'nce proje olarak benimsendi. TEDA projesi kapsamında desteklendi. Koreceye Prof. Eunkyung OH tarafından çevrildi. Koreceye daha önce Osmanlı dönemiyle ilgili herhangi bir edebiyat yapıtı çevrilmediği için yayınevinin görevlendirdiği özel bir ekipçe deyimler ve dönem üzerine bir çalışma yapılarak çeviri tamamlandı ve ve romanın karakterine yakışır bir çeviriyle 2011 Ağustos ayında Koreli okuyucularla buluştu. İnanna daha önce Arapça, Bulgarca da yayımlanmıştı. Hollandaca yayımı içinse çalışmalar daha sürüyor.
Sümer tanrıçası İnanna’dan adını alan roman, Osmanlı devletinin yeniliğe açılımı sayılan 1800’lü yıların ilk yarısındaki zaman diliminde gelişen bazı olaylara göndermeler yaparken bir aşk sürgünü olan Cemil Bey’in “ben” olma mücadelesini, yaşama tutunma arayışını, olayların geçtiği sosyal çevreyi ve o çevre insanının yaşamını etkileyen kültürel mozayiği konu edinmiştir. O dönemde Dersaadet’te bir yandan batı dünyasına yüzü dönük yenilikler planlanırken, bir yandan da devlet içindeki düzenin yenilenmesinin çabası vardı. İçteki bu yenilenme çalışmaları öncelikle yeniçeri ocağının reorganizasyonunu öngörüyordu, ama beyliklerin durumu da pek iç açıcı değildi. O nedenle bir taraftan yeniçeri ocaklarıyla uğraşan padişah, öte yandan da bir fermanla o zamanlar ayanların elinde oyuncak olan beylik düzenlerinin zamana uygun hale getirilmesini istiyordu. Durum böyle olunca güçlü beylikler, güçsüzleri topraklarına katarak kalıcı olmaya çalışıyor, çevresindeki küçük beylikleri anlaşmalarla ya da zorla egemenlikleri altına alıyorlardı. Küçük beylikler de varlıklarını korumanın mücadelesini veriyorlardı. Dönem beylik düzenleri için çok kritik bir dönemdi. Küçük ya da büyük tüm beylikler bu mücadelenin içindeydiler ve özellikle beyler kendi düzenini sürdürmek için kimseye acımıyor, beyliği içinde de güçünü korumak için her türlü entrikaya başvuruyorlardı. Bu durum bir anlamda beyliklerin kendi düzenlerini yürütmek için bir zorunluluktu. Böyle bir zorunluluk nedeniyle Beyreoğlu Yarosman Bey, oğlu Cemil’in komşu Ermeni beyinin kızına aşık olmasına töreler adına karşı çıkar ve beylik meclisinden oğlunun sürgün edilmesini ister. Beylik meclisinin toplandığı zaman, romanın başladığı zamandır.
Cemil Bey iki eşi ve adamlarıyla yurt edinmek için yola çıkarken, romanımızın ikinci kahramanı Bilal’in yaşamı anlatılmaya başlanır. Bilal doğu devşirmesi yaşlı bir yeniçeri ve devşirmelerle yeniçeri figürlerinin öteki yüzlerini anlatan eski bir zağarcıdır. Cemil Bey, Bağdat ve İstanbulmedreselerinde öğrenim görmüş, Paris’te bilgisini artırmıştır ama yaşamın karşısında “ben”ini bulamamış bir karakterdir. Bilal ise “kim”ini bilen fakat kimliğini arayan bir tiptir romanda. Yazar, bu iki ayrı yaşam insanını İnanna’da ustalıkla biraraya getirerek okuyucusuna sunmuştur.
İnanna adlı romanımız işte bu iki kahramanın yaşamındaki arayışların ayrıntılarını veren, yazarına göre “Bütün tarihlerin aşkın gizli tohumunu sakladığı bir coğrafyada gecen ve tarihe sosyolojiyi konuk ederek felsefi açıdan tarihi genişleten” bir roman olarak tanımlanırken, Varlık Yayınları editörü Filiz Nayır Deniztekin’e göre de, “Bir yanda, küçük yaşta anasının kucağından koparılıp ocaklarda yetiştirilen bir devşirmenin öyküsü... öte yanda, bir Ermeni beyinin kızını ikinci eş olarak almak istediği için babası tarafından sürülen bir bey oğlunun serüvenleri... "Küçük Bey" ile, çevresinde dönen entrikalara karşı kendini savunmayı öğrenen "Doğu devşirmesi" Bilal'in kimlik ve aşk arayışlarını, söylencelerle besleyen” bir romandır.
Yayınevi : Varlık Yayınları
Basım tar. : Ağustos 2006/İstanbul
Sayfa : 440