On üçüncü yüzyılın sonlarında kurulan Osmanlı Beyliği çok kısa zamanda sınırlarını genişletmeye başlar. Nikaea’nın Bizanstan alınmasıyla beyliğin adı Anadolu ve Trakya’da da duyulur. Orhan Gazi döneminin başlamasıyla Bursa Kalesi alınır ve Osmanlı Beyliği’nin ilk başkenti olur. 1340’lı yılların sonuna doğru Karasioğulları Beyliği’nin de Osmanlı yönetimini tanımasıyla beyliğin sınırları daha da genişleyince Orhan Gazi, kendine bağlı olmak üzere görev paylaşımı ister. Beylik divanı* da Alaaddin Ali Bey’i başvezir, Süleyman Paşa’yı da ordu komutanı olarak görevlendirir. O sırada V. İoannes Palaiologos ve VI. Yoannis Kantakuzinos tarafından yönetilen Bizans İmparatorluğu iç çekişmeler nedeniyle askeri ve idari açıdan çok zayıflamıştır. Bu durumdan yararlanan Orhan Gazi, Prenses Marike’nin yönettiği Nikomedia Kalesi’ni alarak Kocaeli yarımadasından Bosborus’a doğru ilerlemeye başlar. Orhan Gazi yönetimindeki Osmanlı kuvvetleri Bosporus’a doğru ilerlerken, Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri de Dardanel’i geçerek Trakya’daki Bizans kalelerini almaya başlarlar. Kısa sürede Çimpe, Eceabad ve Küçük Biga Kalelerini alan Süleyman Paşa ve beyleri günlerce kuşattıkları Gallipoli Kalesi’ne ise bir deprem sonrası girerler. Orada karşılaştığı rahibin anlattıkları ve yıkıntılar altından kurtarılan halkın durumu Süleyman Paşa’yı çok etkiler. Beylerinden din adamlarına ve yıkıntılar altından kurtardıkları kale halkına iyi davranmalarını ister. Bursa’dan getirttiği ustalara ve lağımcılara yıkılan kale duvarlarını onarmalarını emreder. Kısa zamanda onarılan Gallipoli Kalesi tekfuru ve rahibi Osmanlı eğemenliğini kabul ederler. Anatolia ve Trakya’dan Osmanlı kuvvetlerinin Konstantinepolis’e yaklaştığını haber alan Bizans’ın ortak İmparatoru VI. Yoannis Kantakuzinos, elçiler göndererek Orhan Gazi ile anlaşır. Trakya tarafından Konstantinepolis’e yaklaşmakta olan Süleyman Paşa’nın kuvvetleri de anlaşma gereği geri çekilirler ama Trakya’nın batısına doğru ilerlemeye devam ederler. Osmanlı kuvvetlerinin Konstantinapolis’den uzaklaşmalarıyla biraz rahat nefes alan Bizans İmparatoru VI. Yoannis Kantakuzinos da Konstantinepolis’de çıkan ayaklanmaları bastırmaya çalışır. Fakat kızı Eleni’nin kocası ve imparatorluk ortağı sürgündeki V. İoannes Palaiologos’un taraftarlarıyla başa çıkamaz. Batı Trakya’ya doğru ilerleyen Süleyman Paşa , yeni kurulan yaya (yeniçeri) ocağından yetişen askerleri sayesinde Bizans’ın Trakya’daki çoğu kalelesini ele geçirir. Anlaşmalara karşın Batı Trakya’da ilerleyen Osmanlılar karşısında çok zor durumda kalan Bizans’ın ortak İmparatoru VI.Yoannis Kantakuzinos, İmroz Adası’na sürdüğü ortak imparator V.İoannes Palaiologos’u Konstantiniye’ye çağırmak zorunda kalır. Aynı zamanda da Vatikan ve Avignon papalarına ve Bulgar kralı ile Sırp voyvodalarına birer mektup göndererek Osmanlı istilasına karşı Bizans’a yardım etmelerini ister. Fakat o dönemde kıta Avrupa’sında baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle hiç kimse Bizans’a yardım edemez. Konstantinepolis’deki Ortodoks Patriği İoannes Kalekas ise VI. Yoannis Kantakuzinos’un Bizans imparatorluğunu işgal ettiğini söyleyerek onun derhal imparatorluğu V.İoannes Palaiologos’a teslim etmesini ister. Sürgündeki ortak imparator V.İoannes Palaiologos Konstantinepolis’e gelir, fakat anlaşmalar gereği Bizans İmparatorluğu’nun Osmanlı’ya ödeyeceği vergiyi ödeyememesi nedeniyle Orhan Gazi ordusuyla yeniden Konstantinepolis’in karşısındaki Khalkidon (Kadıköy)’a kadar gelir. Bizans’a ödedikleri yüksek vergilerinden yılmış olan adalardaki ruhani liderler ve halk temsilcileri Khalkidon’a gelen Orhan Gazi’ye elçiler göndererek Osmanlı yönetimine geçmek istediklerini bildirirler. Bunun üzerine Orhan Gazi, Marmara adalarını Bizans imparatorluğu’ndan alır ve Bizans’ın ortak imparatorlarıyla bir anlaşma yaparak yeniden Bursa’ya döner. Beyleri tarafından çok sevilen Süleyman Paşa’nın karargahı Plajar(Bolayır) Kalesi’nin yakınındadır. Kale kuşatmalarından sonra hep oraya gider. Karargahının yakınındaki geçici otağında dinlenmeye çekildiği günlerde çoğu kez güneşin Kseros (Saroz) körfezi üzerine doğru süzülüp batışını seyretmeyi çok sever. Süleyman Paşa’yı çok seven beyleri de onun güneşe karşı bu tutkusunu ve Trakya’daki başarılarını simgelemesi için ona Trakya Güneşi adını verirler. Babasının Bursa’ya çekildiği sırada Süleyman Paşa ilk kez Hadrianapolis’i (Edirne) kuşatır. İmparator şeriki olan Matheos Kantakuzinos’un canla başla savunduğu kale sonunda düşer. Kalenin yönetimini Hacı İlbey üslenir. Akçakocaoğlu ve Fazıl Bey yeniden Konstantiniyye’ye doğru akınlar düzenlerken, Evrenos Bey ile Kara Timurtaş Bey de akıncı ve süvarileriyle Edirne’nin batısına doğru sefere çıkarlar. Bu arada Orhan Gazi’nin küçük oğlu Halil Bey, Foça Korsanları tarafından kaçırılır. Orhan Gazi’nin isteğiyle Foça’ya giden Bizans İmparatoru V. İoannes Palaiologos yüklü bir fidye ödeyerek Halil Bey’i Foça korsanlarından geri alır.
Bu olaydan sonra Osmanlılarla Bizans arasında yeni bir anlaşma yapılır. Trakya’nın batısına doğru ilerleyen Osmanlı akıncıları Trak, Ostrid ve Bulgar kültürleriyle tanışırlar. Bir süre Edirne’de kalan Süleyman Paşa, Plajar’daki güneşin batışını özleyince hemen yola çıkar. Yol üzerindeki ormanlarda gördüğü yaban hayvanları avcılık iştihakını kabartınca aniden avlanmaya karar verir. Düzensiz bir şekilde başlayan av sırasında ön ayaklarından biri bir köstebek çukuruna saplanan kır atı dengesini kaybeder ve ikisi birlikte yere kapaklanırlar. Bacağı kırılan atın ağır gövdesi altında kalan Süleyman Paşa orada ölür. Beyleri onu Plajar’da akşam güneşini seyrettiği yere gömerler. Kır atını da onun yanına.
Oğlunun ölümünü duyan Orhan Gazi de çok üzülür. Oğlundan bir yıl sonra o da Bursa’da ölür. Beylik divanı I. Murad’ı bey olarak beyliğin başına getirir.
Süleyman Paşa ve Orhan Gazi’nin ölümünü duyan Konya’daki Karamanoğlu ve Anatolia’daki diğer Türkmen beyleri hemen Osmanlı topraklarına saldırırlar. I. Murad ve beyleri onlarla uğraşırken de Bizans İmparatorları aralarında anlaşıp Osmanlılar tarafından işgal edilmiş olan kalelerini geri almak için harekete geçerler. Zor durumda kalan Hadrianapolis’teki Osmanlı kuvvetleri zorunlu olarak Gallipoli’ye doğru çekilir, ama bu kez de romandaki,dağlar, kaleler, deniz, gökyüzü ve de taşlar konuşmaya başlar...
(Birinci romanın bitimi). *Beylik divanı: Beyler, alpler ve vezirlerden oluşan ilk zamanlar Osmanlı meclisi...
Murat Tuncel'in Yeni Romanı Trakya Güneşi Yayımlandı
On üçüncü yüzyılın sonlarında kurulan Osmanlı Beyliği çok kısa zamanda sınırlarını genişletmeye başlar. Nikaea’nın Bizanstan alınmasıyla beyliğin adı Anadolu ve Trakya’da da duyulur. Orhan Gazi döneminin başlamasıyla Bursa Kalesi alınır ve Osmanlı Beyliği’nin ilk başkenti olur. 1340’lı yılların sonuna doğru Karasioğulları Beyliği’nin de Osmanlı yönetimini tanımasıyla beyliğin sınırları daha da genişleyince Orhan Gazi, kendine bağlı olmak üzere görev paylaşımı ister. Beylik divanı* da Alaaddin Ali Bey’i başvezir, Süleyman Paşa’yı da ordu komutanı olarak görevlendirir. O sırada V. İoannes Palaiologos ve VI. Yoannis Kantakuzinos tarafından yönetilen Bizans İmparatorluğu iç çekişmeler nedeniyle askeri ve idari açıdan çok zayıflamıştır. Bu durumdan yararlanan Orhan Gazi, Prenses Marike’nin yönettiği Nikomedia Kalesi’ni alarak Kocaeli yarımadasından Bosborus’a doğru ilerlemeye başlar. Orhan Gazi yönetimindeki Osmanlı kuvvetleri Bosporus’a doğru ilerlerken, Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri de Dardanel’i geçerek Trakya’daki Bizans kalelerini almaya başlarlar. Kısa sürede Çimpe, Eceabad ve Küçük Biga Kalelerini alan Süleyman Paşa ve beyleri günlerce kuşattıkları Gallipoli Kalesi’ne ise bir deprem sonrası girerler. Orada karşılaştığı rahibin anlattıkları ve yıkıntılar altından kurtarılan halkın durumu Süleyman Paşa’yı çok etkiler. Beylerinden din adamlarına ve yıkıntılar altından kurtardıkları kale halkına iyi davranmalarını ister. Bursa’dan getirttiği ustalara ve lağımcılara yıkılan kale duvarlarını onarmalarını emreder. Kısa zamanda onarılan Gallipoli Kalesi tekfuru ve rahibi Osmanlı eğemenliğini kabul ederler. Anatolia ve Trakya’dan Osmanlı kuvvetlerinin Konstantinepolis’e yaklaştığını haber alan Bizans’ın ortak İmparatoru VI. Yoannis Kantakuzinos, elçiler göndererek Orhan Gazi ile anlaşır. Trakya tarafından Konstantinepolis’e yaklaşmakta olan Süleyman Paşa’nın kuvvetleri de anlaşma gereği geri çekilirler ama Trakya’nın batısına doğru ilerlemeye devam ederler. Osmanlı kuvvetlerinin Konstantinapolis’den uzaklaşmalarıyla biraz rahat nefes alan Bizans İmparatoru VI. Yoannis Kantakuzinos da Konstantinepolis’de çıkan ayaklanmaları bastırmaya çalışır. Fakat kızı Eleni’nin kocası ve imparatorluk ortağı sürgündeki V. İoannes Palaiologos’un taraftarlarıyla başa çıkamaz. Batı Trakya’ya doğru ilerleyen Süleyman Paşa , yeni kurulan yaya (yeniçeri) ocağından yetişen askerleri sayesinde Bizans’ın Trakya’daki çoğu kalelesini ele geçirir. Anlaşmalara karşın Batı Trakya’da ilerleyen Osmanlılar karşısında çok zor durumda kalan Bizans’ın ortak İmparatoru VI.Yoannis Kantakuzinos, İmroz Adası’na sürdüğü ortak imparator V.İoannes Palaiologos’u Konstantiniye’ye çağırmak zorunda kalır. Aynı zamanda da Vatikan ve Avignon papalarına ve Bulgar kralı ile Sırp voyvodalarına birer mektup göndererek Osmanlı istilasına karşı Bizans’a yardım etmelerini ister. Fakat o dönemde kıta Avrupa’sında baş gösteren salgın hastalıklar nedeniyle hiç kimse Bizans’a yardım edemez. Konstantinepolis’deki Ortodoks Patriği İoannes Kalekas ise VI. Yoannis Kantakuzinos’un Bizans imparatorluğunu işgal ettiğini söyleyerek onun derhal imparatorluğu V.İoannes Palaiologos’a teslim etmesini ister. Sürgündeki ortak imparator V.İoannes Palaiologos Konstantinepolis’e gelir, fakat anlaşmalar gereği Bizans İmparatorluğu’nun Osmanlı’ya ödeyeceği vergiyi ödeyememesi nedeniyle Orhan Gazi ordusuyla yeniden Konstantinepolis’in karşısındaki Khalkidon (Kadıköy)’a kadar gelir. Bizans’a ödedikleri yüksek vergilerinden yılmış olan adalardaki ruhani liderler ve halk temsilcileri Khalkidon’a gelen Orhan Gazi’ye elçiler göndererek Osmanlı yönetimine geçmek istediklerini bildirirler. Bunun üzerine Orhan Gazi, Marmara adalarını Bizans imparatorluğu’ndan alır ve Bizans’ın ortak imparatorlarıyla bir anlaşma yaparak yeniden Bursa’ya döner. Beyleri tarafından çok sevilen Süleyman Paşa’nın karargahı Plajar(Bolayır) Kalesi’nin yakınındadır. Kale kuşatmalarından sonra hep oraya gider. Karargahının yakınındaki geçici otağında dinlenmeye çekildiği günlerde çoğu kez güneşin Kseros (Saroz) körfezi üzerine doğru süzülüp batışını seyretmeyi çok sever. Süleyman Paşa’yı çok seven beyleri de onun güneşe karşı bu tutkusunu ve Trakya’daki başarılarını simgelemesi için ona Trakya Güneşi adını verirler. Babasının Bursa’ya çekildiği sırada Süleyman Paşa ilk kez Hadrianapolis’i (Edirne) kuşatır. İmparator şeriki olan Matheos Kantakuzinos’un canla başla savunduğu kale sonunda düşer. Kalenin yönetimini Hacı İlbey üslenir. Akçakocaoğlu ve Fazıl Bey yeniden Konstantiniyye’ye doğru akınlar düzenlerken, Evrenos Bey ile Kara Timurtaş Bey de akıncı ve süvarileriyle Edirne’nin batısına doğru sefere çıkarlar. Bu arada Orhan Gazi’nin küçük oğlu Halil Bey, Foça Korsanları tarafından kaçırılır. Orhan Gazi’nin isteğiyle Foça’ya giden Bizans İmparatoru V. İoannes Palaiologos yüklü bir fidye ödeyerek Halil Bey’i Foça korsanlarından geri alır.
Bu olaydan sonra Osmanlılarla Bizans arasında yeni bir anlaşma yapılır. Trakya’nın batısına doğru ilerleyen Osmanlı akıncıları Trak, Ostrid ve Bulgar kültürleriyle tanışırlar. Bir süre Edirne’de kalan Süleyman Paşa, Plajar’daki güneşin batışını özleyince hemen yola çıkar. Yol üzerindeki ormanlarda gördüğü yaban hayvanları avcılık iştihakını kabartınca aniden avlanmaya karar verir. Düzensiz bir şekilde başlayan av sırasında ön ayaklarından biri bir köstebek çukuruna saplanan kır atı dengesini kaybeder ve ikisi birlikte yere kapaklanırlar. Bacağı kırılan atın ağır gövdesi altında kalan Süleyman Paşa orada ölür. Beyleri onu Plajar’da akşam güneşini seyrettiği yere gömerler. Kır atını da onun yanına.
Oğlunun ölümünü duyan Orhan Gazi de çok üzülür. Oğlundan bir yıl sonra o da Bursa’da ölür. Beylik divanı I. Murad’ı bey olarak beyliğin başına getirir.
Süleyman Paşa ve Orhan Gazi’nin ölümünü duyan Konya’daki Karamanoğlu ve Anatolia’daki diğer Türkmen beyleri hemen Osmanlı topraklarına saldırırlar. I. Murad ve beyleri onlarla uğraşırken de Bizans İmparatorları aralarında anlaşıp Osmanlılar tarafından işgal edilmiş olan kalelerini geri almak için harekete geçerler. Zor durumda kalan Hadrianapolis’teki Osmanlı kuvvetleri zorunlu olarak Gallipoli’ye doğru çekilir, ama bu kez de romandaki,dağlar, kaleler, deniz, gökyüzü ve de taşlar konuşmaya başlar...
(Birinci romanın bitimi).
*Beylik divanı: Beyler, alpler ve vezirlerden oluşan ilk zamanlar Osmanlı meclisi...