"BU KİTAP BİR YÜCE BULUŞMA ÇAĞRISIDIR BENCE" Hüseyin Peker
"Son sözünü (kurtlana kurtlana) bitireceğini ifade eden Erkut Tokman, ikinci kitabında (ARAMIZDA ESKİ BİR MASAL, Yasakmeyve Y., 2015), önceki kitabından daha yalın bir deyişe yaklaşmış, deyim yerindeyse tüm posaları atmış, dünya değerlerini önüne yığarak karşılaştırmalı bir düşün yelpazesine çalışmış. Her şeyi eliyor, tartıyor, karşılığı üzerinden, iyimser gözlüklerle -onları kara tabloya dönüştürmeden- önümüze sürüklüyor. Yaşam, yaşadığı her biçem onun yaşam sorgucu. Tartarak adım atıyor: "Sahi biz böyle nereye?" Çok yalın, telaşsız bir anlatım. Dilimize sürçen bir şey yok okurken. Zorlamayan bir sıralama. Putlaştırmayan bir düşünce çalışması.
Küçük değerler üzerinden kısa anlatımlarla, bir dünya resmi üzerine çalışıyor. Başoyuncu kendisi. Yakın elemanlar ya sevdiği, ya yarenlik ettiği kimlikler. Belki bir yakını, belki de arkadaş.. Dünyayla olan evrensel problemi, yaşadığı anın içinde olaylarla çakıştırıyor. Yerine göre hepsini birden, sorgulamadan geçiriyor. "Durulsun isyanlarla çalkalanan o sular" Zaten Tokman'ın esas derdi, birbirine zıt giden, küs kalan değerleri barıştırmak, uzlaştırmak, dünya böyle olmalı denen yerlere sermek.
Zaman'la zoru var şairin. Az kelimeyle sürdürdüğü şiir yapısında, en sık başvurduğu kavram: zaman. Bir de yalnızlık onun yaşam göstergesi. Bu iki kelimeden sık yararlanıyor: "zamanın kara gölgesinden" Kitaba (Aramızda Eski Bir Masal) demesi, onun sevdiğiyle buluşma talebinden başka bir şey değil: Bu kitap bir yüce buluşma çağrısıdır bence. Sıkıldığı yalnızlıklara adanmış. "Çaresizliğin insan insana gardiyan" Bu da kitabın en güzel dizesi."
Suçüstü yakalandığınızda akrep ve yelkovana Bir ihanetin acısında yaşam denen o ayna Kırıldı döküldü parça parça içimize Kanayan gölgemize bir ışık istedikse Bir sabah ya da öğle vakti Bu oyun bittiyse, Oyuncaklar tükendiyse, Ve bir palyaço girdiyse içinize Dünyanın yetim çocukları için Herkes biraz şaşkın ve üzgünse Bazense sevinçli size bakakalmış Bir kedi gibi ayakucunuzdan mutluluk sürtünüp geçmişse İçinizdeki o tuhaf ürpermedir Geriye zamandan kalan
Erkut Tokman'ın şiir kitabı "Aramızda Eski Bir Masal" yayımlandı
"BU KİTAP BİR YÜCE BULUŞMA ÇAĞRISIDIR BENCE" Hüseyin Peker
"Son sözünü (kurtlana kurtlana) bitireceğini ifade eden Erkut Tokman, ikinci kitabında (ARAMIZDA ESKİ BİR MASAL, Yasakmeyve Y., 2015), önceki kitabından daha yalın bir deyişe yaklaşmış, deyim yerindeyse tüm posaları atmış, dünya değerlerini önüne yığarak karşılaştırmalı bir düşün yelpazesine çalışmış. Her şeyi eliyor, tartıyor, karşılığı üzerinden, iyimser gözlüklerle -onları kara tabloya dönüştürmeden- önümüze sürüklüyor. Yaşam, yaşadığı her biçem onun yaşam sorgucu. Tartarak adım atıyor: "Sahi biz böyle nereye?" Çok yalın, telaşsız bir anlatım. Dilimize sürçen bir şey yok okurken. Zorlamayan bir sıralama. Putlaştırmayan bir düşünce çalışması.
Küçük değerler üzerinden kısa anlatımlarla, bir dünya resmi üzerine çalışıyor. Başoyuncu kendisi. Yakın elemanlar ya sevdiği, ya yarenlik ettiği kimlikler. Belki bir yakını, belki de arkadaş.. Dünyayla olan evrensel problemi, yaşadığı anın içinde olaylarla çakıştırıyor. Yerine göre hepsini birden, sorgulamadan geçiriyor. "Durulsun isyanlarla çalkalanan o sular" Zaten Tokman'ın esas derdi, birbirine zıt giden, küs kalan değerleri barıştırmak, uzlaştırmak, dünya böyle olmalı denen yerlere sermek.
Zaman'la zoru var şairin. Az kelimeyle sürdürdüğü şiir yapısında, en sık başvurduğu kavram: zaman. Bir de yalnızlık onun yaşam göstergesi. Bu iki kelimeden sık yararlanıyor: "zamanın kara gölgesinden" Kitaba (Aramızda Eski Bir Masal) demesi, onun sevdiğiyle buluşma talebinden başka bir şey değil: Bu kitap bir yüce buluşma çağrısıdır bence. Sıkıldığı yalnızlıklara adanmış. "Çaresizliğin insan insana gardiyan" Bu da kitabın en güzel dizesi."
Hüseyin Peker:: 2015 Şiirine Dikine İnişler, Şiiri Özlüyorum 68, Kasım-Aralık 2015
Kitaptan bir şiir :
Suçüstü yakalandığınızda akrep ve yelkovana
Bir ihanetin acısında yaşam denen o ayna
Kırıldı döküldü parça parça içimize
Kanayan gölgemize bir ışık istedikse
Bir sabah ya da öğle vakti
Bu oyun bittiyse,
Oyuncaklar tükendiyse,
Ve bir palyaço girdiyse içinize
Dünyanın yetim çocukları için
Herkes biraz şaşkın ve üzgünse
Bazense sevinçli size bakakalmış
Bir kedi gibi ayakucunuzdan mutluluk sürtünüp geçmişse
İçinizdeki o tuhaf ürpermedir
Geriye zamandan kalan