2017’nin şiir raflarında yerini alan ilk kitaplarından biri Hayri K. Yetik’in Bilal Tabirhanesi oldu. Öteki yayınlarından çıkan kitap, entelektüel bilincini ve birikimini Ortadoğu edebiyatlarına ilişkin çalışmalarından da bildiğimiz Yetik’in bu deneyim ve bilincini şiire taşıdığı bir ayna niteliğinde. Dil, anlam, anlamlandırma, anlam arayışı kavramlarına imkânsızlığın sezgisel bilgisiyle bakmaya çalışan şair, dille hakikate ermenin mümkün olmadığını ortaya koyarken şiirin tam kavrandığı yerden elimizden kayan, durmadan çoğalan anlam olanaklarıyla bir yersizyurtsuzlaştırma edimi olduğunu vurgulamış bu şiirlerle. Yeryüzünün kendini tekrar ettiği, sürekli kendini yeniden ve yeniden yazdığı bir metin olduğu kabulüyle verili olanın cehennemi dünyasından khoraya çıkışı işaret eden kitap bize inşa edilmiş olana dair her şeyin yalan olduğunu, hakikate ermenin imkansız, anlamın sürekli ertelenen olduğunu hatırlatıyor. Onarılması imkânsız bir dünyadaki hapisliğimize dil merkezinden, bağlamını onunla kurarak bakıyor. Eksikliğimizden bakıyor, eksikliğimize… “hiçten hiç doğar” diyor. Buraya kadar bir karanlığı söylese de şair sözünü hep bir alacakaranlık olarak ertelemekte. İşte Bilal Tabirhanesi o ertelemenin şiirleri. Boşluğa bakan, boşluğa konuşan ve boşluktan vücut bulan. O nedenle bir minör kaçış denemesi olarak okunmaya, anlamı yıkarak sözcükleri yeni olasılıklarla buluşturmak üzere boşluğa akıtmaya meyli var bu şiirlerin. O alacakaranlık bu şiirlerde devrimci bir vaat taşıyor yine de… umut ilkesine yüzü dönük, hep bir yenideni… Ondandır ki kitap şöyle bitiyor: “böyle arkadaki boşluktan kalan hiçlik gibi dünyanın derdi değil de güzel gelişi…” Asuman Susam
Arkaik Ortadoğu
Arkaik Ortadoğu, yazar Hayri K. Yetik'in daha önceki kapsamlı çalışması olan Romantik Ortadoğu adlı kitabın devamı niteliğinde. Romantik Ortadoğu, çatışmaların, kıyımların eksik olmadığı yaralı bir coğrafyaya eğiliyordu. Arkaik Ortadoğu ise aynı coğrafyanın daha eski zamanlarına, arkaik dönemlerine uzanıyor; ama bu kez "büyük anlatılar" mercek altına alınıyor. Anlatıları oluşturan "metinler" eleştirel bir strateji uyarınca yeniden değerlendiriliyor, bu esnada yerleşik anlamlar yerlerinden ediliyor; kodlar çözülüyor, çağlar ve metinler arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkilerine teğet geçmeyen siyasi analizler edebiyatın filtresinden geçiriliyor. Okuma sürecini zevkli hale getiren başlıca etmen, yazarın edebiyatla kurduğu ilişki zaten. Bahis Ortadoğu olduğu için "dinsel anlatılar" çalışmada ağırlıklı bir yer işgal ediyor, dinsel söylemleri ete kemiğe büründüren tarihsel anlamların, hakikat anlatılarının "soykütüğü" çıkarılıyor...
Bir başka katmanı Arkaik Ortadoğu’nun, adaletin dile getiriliş biçimi Ortadoğu’nun arkaik çağlarından bugüne. Tarihsel dinamosu durumunda görünen bu kavrama ilişkin vaad ve uygulamaların içerdiği paradoks. Kısacası arkaik çağlarda vaad edildiği gibi bugün de ileri sürülen metinlerin ve yönetimlerin bu konudaki başarısızlığının nedeni kavramın aporetik karakterinin görülememesi ve idealize edilmesine yönelik bir kurgusökümü. Özellikle de edebiyata yüklenen bir misyon olarak buna dair insan hikayelerinin, anlatım hâllerinin bugünü anlamanın edebiyattaki izdüşümünü doğru okumaktan geçtiğini anlatıyor Hayri K. Yetik. Savaşsız, sömürüsüz, insanca bir yarın için burdan bakmayı öneriyor.
Hayri K. Yetik’ten iki yeni kitap
Bilal Tabirhanesi
2017’nin şiir raflarında yerini alan ilk kitaplarından biri Hayri K. Yetik’in Bilal Tabirhanesi oldu. Öteki yayınlarından çıkan kitap, entelektüel bilincini ve birikimini Ortadoğu edebiyatlarına ilişkin çalışmalarından da bildiğimiz Yetik’in bu deneyim ve bilincini şiire taşıdığı bir ayna niteliğinde.
Dil, anlam, anlamlandırma, anlam arayışı kavramlarına imkânsızlığın sezgisel bilgisiyle bakmaya çalışan şair, dille hakikate ermenin mümkün olmadığını ortaya koyarken şiirin tam kavrandığı yerden elimizden kayan, durmadan çoğalan anlam olanaklarıyla bir yersizyurtsuzlaştırma edimi olduğunu vurgulamış bu şiirlerle.
Yeryüzünün kendini tekrar ettiği, sürekli kendini yeniden ve yeniden yazdığı bir metin olduğu kabulüyle verili olanın cehennemi dünyasından khoraya çıkışı işaret eden kitap bize inşa edilmiş olana dair her şeyin yalan olduğunu, hakikate ermenin imkansız, anlamın sürekli ertelenen olduğunu hatırlatıyor.
Onarılması imkânsız bir dünyadaki hapisliğimize dil merkezinden, bağlamını onunla kurarak bakıyor. Eksikliğimizden bakıyor, eksikliğimize… “hiçten hiç doğar” diyor. Buraya kadar bir karanlığı söylese de şair sözünü hep bir alacakaranlık olarak ertelemekte. İşte Bilal Tabirhanesi o ertelemenin şiirleri. Boşluğa bakan, boşluğa konuşan ve boşluktan vücut bulan. O nedenle bir minör kaçış denemesi olarak okunmaya, anlamı yıkarak sözcükleri yeni olasılıklarla buluşturmak üzere boşluğa akıtmaya meyli var bu şiirlerin. O alacakaranlık bu şiirlerde devrimci bir vaat taşıyor yine de… umut ilkesine yüzü dönük, hep bir yenideni…
Ondandır ki kitap şöyle bitiyor: “böyle arkadaki boşluktan kalan hiçlik gibi dünyanın derdi değil de güzel gelişi…”
Asuman Susam
Arkaik Ortadoğu
Arkaik Ortadoğu, yazar Hayri K. Yetik'in daha önceki kapsamlı çalışması olan Romantik Ortadoğu adlı kitabın devamı niteliğinde. Romantik Ortadoğu, çatışmaların, kıyımların eksik olmadığı yaralı bir coğrafyaya eğiliyordu. Arkaik Ortadoğu ise aynı coğrafyanın daha eski zamanlarına, arkaik dönemlerine uzanıyor; ama bu kez "büyük anlatılar" mercek altına alınıyor. Anlatıları oluşturan "metinler" eleştirel bir strateji uyarınca yeniden değerlendiriliyor, bu esnada yerleşik anlamlar yerlerinden ediliyor; kodlar çözülüyor, çağlar ve metinler arasındaki süreklilik ve kopuş ilişkilerine teğet geçmeyen siyasi analizler edebiyatın filtresinden geçiriliyor. Okuma sürecini zevkli hale getiren başlıca etmen, yazarın edebiyatla kurduğu ilişki zaten. Bahis Ortadoğu olduğu için "dinsel anlatılar" çalışmada ağırlıklı bir yer işgal ediyor, dinsel söylemleri ete kemiğe büründüren tarihsel anlamların, hakikat anlatılarının "soykütüğü" çıkarılıyor...
Bir başka katmanı Arkaik Ortadoğu’nun, adaletin dile getiriliş biçimi Ortadoğu’nun arkaik çağlarından bugüne. Tarihsel dinamosu durumunda görünen bu kavrama ilişkin vaad ve uygulamaların içerdiği paradoks. Kısacası arkaik çağlarda vaad edildiği gibi bugün de ileri sürülen metinlerin ve yönetimlerin bu konudaki başarısızlığının nedeni kavramın aporetik karakterinin görülememesi ve idealize edilmesine yönelik bir kurgusökümü. Özellikle de edebiyata yüklenen bir misyon olarak buna dair insan hikayelerinin, anlatım hâllerinin bugünü anlamanın edebiyattaki izdüşümünü doğru okumaktan geçtiğini anlatıyor Hayri K. Yetik. Savaşsız, sömürüsüz, insanca bir yarın için burdan bakmayı öneriyor.